• Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Vizyon Misyon
    • Yönetim Kurulu
    • Üyelerimiz
    • İş Birlikleri
    • Dernek Tüzüğü
  • Eğitim
    • Hekimler İçin
    • Hastalar İçin
  • Projeler
    • Hekimler
      • Projeler
    • Hastalar
      • Projeler
  • Üyelik
    • Üyelik Koşulları ve Başvuru Formu
    • Üyelik Aidat Bilgileri
  • Basında Biz
  • İletişim
  • Türkçe
  • English
Arama
Daha fazla oku...

Çocuk-Ergenlere Mektup Var!

yonetim2021-12-16T09:46:09+00:00

Sevgili hastam,

Mektubuma başlamadan önce geçmiş olsun demek istiyorum. Migren gibi insanın varoluşundan beri neredeyse %90’ını etkileyen bir sorunla mücadele ediyorsun. Üstüne üstlük de halk arasındaki tabirle “akan-kokan” bir hastalık olmadığı için kendini anlatmakta güçlük çekiyorsun. Hatta şöyle geçiriyorsun belki de aklından: “Bana ne olduğunu ben anlayamıyorum ki tam olarak, insanlar nasıl anlasın beni…” Ama şundan eminsin: Bedenin zaman zaman herkesten farklı işliyor. Kimse seni tam olarak anlamıyor. Yaşadıklarından dolayı yaşam enerjin düşüyor her geçen gün, okuldaki verimin düştüğü gibi. Bu uğurda harcadığın onca zaman, emek ve paraya rağmen tam olarak çözebilmiş değilsin konuyu.

O halde umarım bu site kafanda oluşan bazı soruları cevaplamana yardım etmiştir. Ve eğer cevaplanmamış soru öbekleri öylece duruyorsa bir köşede, durma paylaş benimle. Belki yazışarak karşılıklı üretiriz soruların cevaplarını senin soruların ve cevapları ile başkaları da duysun ve faydalansın diye. Cevapları bilmiyorsam eğer, benim de öğrenme serüvenime destek olmuş olursun; araştırıp öğrendiklerimi paylaşırım seninle elimden geldiğince.

Okuduktan sonra, istersen bana (aynurozge@gmail.com) bir mektup yazabilirsin sen de. Çok mutlu olacağıma ve koşullar çerçevesinde sana dönüş yapmak isteyeceğime güvenebilirsin.

Ağrınla dost olma!

Meslektaşlarıma güven ve kendi ağrının çözüm sürecinde sen de fikrini paylaş, öncesinde konuyu iyice anlayıp öğrendikten sonra. Unutma ki kimsenin elinde sihirli bir değnek yok. Ancak ve ancak el birliği ile kalkabilirsin bu yükün altından, ezilip yok olmadan.

Ağrısız günlerde buluşmak dileğiyle…

Dr. Aynur Özge

Daha fazla oku...

Doktora gitmeden önce başağrıları hakkında çocuğunuzu bilgilendirin: Örnek bir ebeveyn-çocuk diyaloğu

yonetim2021-12-16T09:43:46+00:00

Anne neden başım ağrıyor?

Başının içinde beynin, onu besleyen damarlar veya sinir uçları rahatsız olduğu için yaşıyorsun bu duyguyu. Mutlaka anlamlı bir nedeni vardır. Doktorumuz bulacak ve birlikte çözeceğiz merak etme. 

Hep mi ağrıyacak?

Hayır başağrısı çözülebilen bir sorun. Önce teşhis konacak, sonrasında nelere dikkat edeceğimizi ve ilaçlarımızı öğreneceğiz doktordan. Bir de ağrımızın davranışlarımızla ilişkisini öğrenip tavsiyeleri dikkate alacağız. Unutma ki yirmili yaşları ağrısız karşılarsak, sonrasında ağrı yaşama riskimiz azalacak.

Ben dayanıklıyımdır. İlaç almasam, ağrıyla yaşasam olmaz mı?

Başağrın nedeniyle okuldan, okul dışı etkinliklerinden ve arkadaşlarınla geçireceğin özel zamanlardan mahrum kalmanı istemiyorum. O nedenle ne yapmamız gerektiğini öğrenip eksiksiz uyacağız tavsiyelere.

Senin de başın ağrıyor. Ben sana mı çekmişim?

Migrenli çocukların anne ya da babasında benzer ağrılar olması sıkça görülen bir durum. Benim ağrımın senin başağrısı yaşama riskini kabaca iki kat artırdığını söyleyebiliriz. Sadece benim genlerim değil, sana davranışım, ailemizdeki sorunlar, hatta ekonomik durumumuz bile etkiliyor senin başağrını. Benim ya da babanın duygusal sorunları, uyku sorunları ya da iletişim sorunları da… Öte yandan az su içmen, az hareket etmen, çok uzun sürelerde ekrana bakman, arkadaşlarınla keyifli zaman geçirmek yerine kaygılı ve yalnız bir çocuk olman da olumsuz etkiliyor başağrılarını. Başağrın bize uyamayacağına göre, biz birlikte çalışıp yaşantımızı ona uyduracağız.

Başağrımın olması beynimde hasar olduğunu mu gösteriyor?

Neyse ki hayır…

Hayati risk taşıyan nedenlere (menenjit, ensefalit, beyin kanaması ve beyin tümörü gibi) bağlı olarak ortaya çıkan başağrıları sıklıkla ateş yüksekliği, bilinç değişikliği ve vücuda hakim olma gibi sorunlarla seyreder ancak neyse ki bunlarla günlük yaşamda çok ender karşılaşırız.

En sık karşılaşılan başağrısı nedenleri migren veya gerilim başağrısı gibi beyinde kalıcı bir hasara bağlı olmayan ağrılardır.

Migren mi? O da ne?

Migren uygun genlere sahip olan kişilerde, bu genleri harekete geçirecek “tetikleyici” adı verilen koşullar gerçekleştiğinde yaşanan özgün başağrısı ataklarına verilen isimdir. Ve migren ülkemizde ve dünyada kişilerin yaşam kalitesini bozarak mağduriyet yaratan ilk 10 hastalık arasında yer alır. Ülkemizde okul çocuklarında her 10 çocuktan birinde görülür, yani seyrek değildir.

Genlerden geldiğine göre her gün mü görülüyor bu ağrılar?

Hayır. Beyninde migren için gerekli kimyasalların ortaya çıkması için genlerini harekete geçirecek, yani düğmeye basacak nedenler gerekir. Kızlarda ergenlik sonrası yaşanan hormonal değişim, adet dönemleri, herkes için uyku sorunları, öğün atlamak, susuz kalmak, uzun süre ekrana bakmak, uzun süre kapalı ve gürültülü ortamda kalmak, parlak ışık, gürültü, hava kirliliği, sigara, parfüm, tiner gibi bazı keskin kokular, sıcak hava, sıcak banyo, seyahat, jet-lag, atmosferik hava, hava durumu değişimi, rüzgarlı hava, taşıt tutması, azalmış egzersiz alışkanlığı (tembellik), bazı kişilerde fermante, kurutulmuş, paketlenmiş ve uzun süre dayanıklı besinler, alkolik fermante içecekler, enerji içecekleri gibi kafeinli içecekler kadar kontrol altına alınamayan stres ya da kaygılar bilinen en önemli tetikleyicilerdir. 

Yani bir çeşit başağrısı mı bu migren?

Hem evet hem de hayır… Migrende en önemli belirti kısa süreli, şiddetli, çoklukla tek taraflı, zonklama veya sıkıştırma hissi veren çok şiddetli başağrısı ataklarıdır. Ağrı sırasında yaptığın işe veya oyuna ara veriyorsun, sıklıkla miden bulanıyor, bazen kusuyorsun, normalde rahatsız olmadığın ışık, ses, koku seni rahatsız eder oluyor, hareket etmek istemiyorsun, bazen de hareket ettiğinde başın döndüğü için uzanmak istiyorsun. Uyumayı başarabilirsen veya benden ilaç istersen ağrın birkaç saat içinde geçiyor. Sonrasında kendini yorgun hissediyorsun ve bir süre uyuduktan sonra eski haline geri dönüyorsun. Oysa bazen de başağrısı seni çok rahatsız etmiyor ama dönem dönem yaşadığın karın ağrısı, başdönmesi, görme bozukluğu ya da kısa süreli kol-bacak hareket ettirememe sorunları ile geliyorsun eve. Öğrendim ki onlar da migren yüzünden geliyor başına. Eğer başağrın veya dönem dönem yaşadığın ağrın dışındaki sorunlarını anlayıp çözemezsek beyninde istenmeyen bazı kimyasal değişiklikler oluyor, ki bu duruma müzmin migren anlamında “Kronik migren” diyorlar. Bu durum son 3 ayda ve en az ayın yarısında yaşanırsa bu teşhis kesin hale geliyormuş. Bu durumda başta ağrı kesiciler olmak üzere bağımlılık yönünden dikkatli olmak, dikkat dağınıklığı ve unutkanlığın da buna bağlı gelişebileceğini akılda tutmak gerekiyormuş. Yani ne yapıp edip ağrısız yaşatmayı başarmamız gerekiyor seni.

Öğretmenim herkesten daha kaygılı olduğumu söylüyor. Bu da mı migrene bağlı?

Migrenli çocukların akranlarından daha kaygılı, daha detaycı, daha hassas ve dikkatlerinin daha çabuk dağılabildiği bilinen bir gerçek. Ancak bunlar tıpkı alerjik sorunların, barsak düzeninde yaşadığın sıkıntılar, uyku sorunların, gezici kas ağrıların, taşıt tutmasına karşı hassasiyetin, baş dönmen ya da istemdışı bayılmaların gibi tıbbi birliktelik meselesi.

Bazen de sınavdan önce veya uykusuz kalırsam başım ağrıyor, o neden?

Başında sıkça alnında yerleşen, çoğu 30 dakikadan kısa süren, sıkıştırıcı veya basınç hissi şeklinde hissettiğin, yaşantını biraz zorlanarak da olsa sürdürebildiğin ağrıları “gerilim türü başağrısı” diye isimlendiriyorlar. Bu ağrıların temelinde daha çok ruhsal gerginlikler, psikiyatrik hastalıklar, kas gerginliği, ağız-çene yapısı bozuklukları varmış. Migrenden bile daha sık görülüyor bu ağrılar ama migren gibi cinsiyet, adet dönemi gibi farklılıklar yaratmıyor. Kabaca her 5-6 çocuktan birinde görülüyor bu tür ağrılar ama çoğunlukla ilaç bile gerekmeden geçebiliyor.

Arkadaşımın başı ağrıyordu beyninde tümör çıkmış. Bende sorun olmadığından emin misin?

Ben de çok endişeliydim senin ağrıların hakkında. Doktoruna sordum ve öğrendim ki ancak ani başlayan ve beraberinde,

-Ateş ve/ya ense sertleşmesi

-Baygınlık veya aşırı yorgunluk hissi

-Şiddetli kusma

-İlk defa ortaya çıkan kasılmalar

-Aniden başlayan bir baş ağrısı

-Tek kol veya bacakta oluşan güçsüzlük, yürüme veya konuşma güçlükleri ya da 1 saatten fazla süren görme bozuklukları gibi nörolojik belirtiler

-Ağrı sırasında geçirilen sara nöbeti

-Çocuğun ıkınması veya ağır bir şey kaldırmasıyla daha da kötüleşen ağrı durumu,

-Ağrı sırasında kulak kanalında hassasiyet gibi sıkıntılar olursa endişe edermiş doktorlar. Çok şükür şimdilik sende bunlar yok, o yüzden rahat olsam da yine de doktora gideceğiz. Randevu aldım bile…

Kaynaklar: Kayar O, Özge A, Toros F ve Aksu GG (2019) “Anne Başım Neden Ağrıyor?’’ Genel Bilgilendirme Broşürü. Mersin Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD. & Nöroloji ABD. Çocuk ve Ergen Baş Ağrısı Polikliniği.

Daha fazla oku...

Başı ağrıyan çocukları olan ebeveynlere yönelik genel öneriler: Ağrısız bir yaşam için ne yapabilirsiniz?

yonetim2021-12-16T09:41:18+00:00

*Çocuğunuzun baş ağrısı varsa bunu mutlaka dikkate alın, ‘psikolojik’ veya ‘numara yapıyor’ diyerek ön yargılı davranmayın. Onun duygularına saygı ve anlayış gösterin ve bu durumu ciddi olabilecek bir sorun olarak kabul edin.

*Çocuğunuzun sessiz ve ışıksız bir odada dinlenmesini sağlayın ve onu gözlemleyin, küçük notlar alın ve eğer baş ağrısı bir sonraki gün de hala devam ediyorsa hekiminize (aile hekimi, nöroloji veya çocuk nöroloji uzmanı) başvurun.

*Doktorunuzun istediği tahlil ve filmler varsa mutlaka yaptırın.

*Önerilen tedaviyi not alın ve dikkatle uygulayın.

*Tedavi sürerken yaşanan ağrıları da mutlaka ağrı günlüğüne işleyin.

*Çoğu zaman muayeneye psikiyatrist, göz hastalıkları uzmanı, KBB uzmanı gibi başka doktorların da katkısı gerekebilir, dikkate alın.

*Baş ağrısı sıklığını azaltmak için ilk adım çeşitli baş ağrısı tetikleyicilerini bulmak ve bunlardan kaçınmaktır. Çocuğunuzun ağrılı zamanları ile örtüşen olayları yakalamaya ve mümkünse uzaklaştırmaya çalışın.

*Çocuğunuzun beslenmesine dikkat edin. Sabah evden kahvaltısız çıkmadığından, öğün atlamadığından ve yeterince su içtiğinden emin olun. Onu asitli ve katkılı gıdalardan olabildiğince uzak tutun. Şekerli gıdaların kontrollü alınmasına ve çocuğunuzun kilosunu kontrol altında tutmaya özen gösterin.

*Uyku hijyeni çok önemlidir, bunun korunduğundan ve çocuğunuzun yeterince dinlenebildiğinden emin olun.

*Migren damar sertliği ve felç riskini artırır. Eğer migrenli bir çocuğunuz varsa onu kesinlikle sigara içmemesi ve sigaranın olumsuz etkileri konusunda bilgilendirin.

*Çocuğunuzun hayatını ‘okul-dershane-özel ders’ üçgenine kilitlemeyin. Çocuğunuzun okul ödevleri ve boş zamanlar arasındaki dengeyi kurmasına yardımcı olun. Çocuğunuzun yaşam ritmini gözden geçirin ve ona gerekli eğlenme ve rahatlama zamanı bıraktığınızdan emin olun. Hobiler, sportif ve sanatsal etkinlikler, sağlıklı bir bedensel-ruhsal gelişim kadar, baş ağrısı gibi sorunların çözümü için ‘hayatın içinde bir hava deliği’ işlevi görecektir. Onu, yaşamının her anında zihinsel becerilerini güçlendirecek fiziksel ve zihinsel egzersizlere teşvik edin, bunun yanında çocuğunuzun aktif bir sosyal yaşamının olması için fırsat alanları yaratın.

*Çocuğunuzun hayatında yer alan okul içi sorunlar ve aile içi stres durumları gibi baskı etmenlerini ortaya çıkarmaya ve bunların üstesinden gelmeye yönelik stratejiler geliştirmeye çalışın.

*Bilgisayar, televizyon, cep telefonu gibi ekran karşısında zaman geçirilen araçların kullanımına sınırlama getirin. Türü ne olursa olsun ekran başında geçen süre tek seferde 45 dakikayı geçmemeli, çocuğunuz mümkünse günlük 3 saatin üzerine çıkmamalıdır. Ekran karşısında oturmanın baş ağrısı ataklarını tetiklediği, çocuklarda göz kırpma refleksini zayıflattığı, dikkat dağınıklığı, uyku bozukluğu gibi pek çok zihinsel soruna yol açtığı gösterilmiştir. Cep telefonları sahip oldukları radyasyon katsayısı ve konuşulan süreye bağlı olarak çocuğunuzun beynine pek çok zarar verir. Bu nedenle;

*Alabileceğiniz en düşük SAR (Specific Absorbation Rate=Cep telefonunun yaydığı elektromanyetik radyasyon katsayısı) değerli telefonu alın.

*Çocuğunuzun kulaklık kullanmadan konuşmasına izin vermeyin.

*Yatak odasında telefonla uyumasına izin vermeyin.

*Konuşmasa dahi telefonu vücudundan en az 20 cm uzakta tutmasına özen gösterin.

*Araçlarla seyir halindeyken alınan radyasyon sabit durumdan 6-12 kat fazladır, çocuğunuzu bundan uzak tutmaya çalışın.

*3G özelliği olan telefonda bu özellik açıkken alınan radyasyon çok daha fazladır. Zorunlu haller dışında bu özelliği kapalı tutun.

*Giderek yaygınlaşan ve adeta modern panayırlara dönüşen büyük ve kapalı alışveriş merkezlerinde uzun süre zaman geçirmek çocuk ve ergenlerde baş ağrısını tetikler. Bu durum öncelikle bu mekânlardaki yoğun ses uyaranı, yoğun ışık uyaranı, sürekli hareket eden görsel öğeler ve kapalı mekân havalandırmasına ait sorunlar gibi her biri birer migren tetikleyicisi olan etmenlere bağlıdır. İkinci olası neden ise alışveriş merkezlerindeki yoğun aydınlatmanın yol açtığı yüksek elektromanyetik ışıma alanına (EMA) maruz kalınmasıdır. Aydınlatmada kullanılan ve halk arasında tasarruflu ampul olarak bilinen aydınlatma lambalarının her biri yakın mesafede (20-30 cm) neredeyse bir cep telefonunun EMA’sının 3 katı kadar radyasyon yayarlar. Çocukların maruz kaldığı bu EMA’lar onlarda kısa süreli etki ile başta baş ağrısı gibi fiziksel sorunlara yol açarken, bu duruma sıkça ve uzun süreli maruz kalma durumunda ucu yaşla birlikte zihinsel fonksiyonlarda zayıflamanın hızlanmasına ulaşacak noktaya varan bir dizi soruna sebep olurlar. Tüm bu etkilerden sakınmak için;

*Alışveriş merkezlerinde ihtiyaçlar karşılandıktan sonra uzun zaman geçirmemeye dikkat edin.

*Özellikle bol ışıklı ve ses uyaranı olan bölgelerde çocukların geçireceği zamanı kısıtlayın.

*Mümkünse ihtiyaçları bölerek tek seferde geçirilen süreyi minimuma indirgeyin.

*Alışveriş merkezlerinde dolaşırken çocuğunuzun bol sıvı almasını sağlayın.

*Alışveriş merkezlerinde dolaşırken aynı anda cep telefonu gibi ikinci bir EMA kaynağına maruz kalmaktan kaçının.

*Tek bir ilaçla tüm sorunların çözülmesini beklemeyin, bazen sonuç almak için yakın takip ve iş birliği içinde çok disiplinli bir tedavi gerekebilir.

 *Çocuğunuzu doktor doktor gezdirmeyin, içinize sinen bir hekimle uzun süreli tedavi takibi daha yararlı olacaktır.

*Verilen ilaçların prospektüslerini okuyarak yan etkileri nedeniyle ilaçlarını vermemek gibi insiyatifler kullanmayın, endişeleriniz varsa hekiminize danışarak karar verin.

Kaynaklar:

Özge, A. Genetik Havuzdan Çeyiz Sandığına Migren. İstanbul; A7 Kitap Yayıncılık, 2018.

Özge A. ‘Büyük ve Kapalı Alışveriş Merkezlerinde Uzun Süre Zaman Geçirmek Çocuk ve Ergenlerde Başağrısını Tetikler!’ Anne Yapamam Başım Çok Ağrıyor (Ed. A Özge) içinde. İstanbul; Boyut Yayıncılık, 2014.

Özge A, Ayta, S. ‘Özetle; Çocuğunuzun Başağrısı Varsa Bunlara Dikkat Edin!’ Anne Yapamam Başım Çok Ağrıyor (Ed. A Özge) içinde. İstanbul; Boyut Yayıncılık, 2014.)

Daha fazla oku...

Çocuk ve ergenlere yönelik atak esnasında ağrıyla başa çıkma önerileri: Ağrınız varken ne yapmalısınız?

yonetim2021-12-16T09:38:57+00:00

 

*Sakin bir odaya çekilin.

*Olabildiğince az hareket edin.

*Ekranları kapatın.

*Işıkları kısın.

*Başınıza soğuk bir buz torbası veya uygun bir mateyalle kompres yapın.

*Bol su için.

*Hafif bir şeyler yiyin.

*Maden suyu ile yapılan ayran gibi mineralli içecekler tercih edin.

*Doktorunuzun verdiği atak tedavisini ağrınızın şiddetlenmesini beklemeden uygulayın.

 

Kaynaklar: Özge, A. Genetik Havuzdan Çeyiz Sandığına Migren. İstanbul; A7 Kitap Yayıncılık, 2018.

Daha fazla oku...

Ağrı Kesici İlaç Kötüye Kullanımına Bağlı Başağrısı: On Dört Yaşında Bir Kız Ergen Olgusu

yonetim2021-12-16T09:37:04+00:00

“Ağrılar sıklıkla zonklayıcı özellikte, bazen sağ bazen de sol baş yarısında...”

On dört yaşında bir kız çocuğu son iki yıldır hemen her gün olmak üzere yaklaşık 7 yıldır devam eden başağrılarından yakınıyor. Ağrılar sıklıkla zonklayıcı özellikte, bazen sağ bazen de sol baş yarısında yerleşiyor ve uykudan uyandırabiliyor.

Ağrılarla birlikte midesi bulanıyor, bazen de kusuyor. Uzanıp uyumak iyi geliyor,  ağrısı varken bilgisayar ekranına bakamıyor veya televizyon izleyemiyor. Başağrısı nedeni ile çeşitli tedaviler önerilmiş ancak etkisi olmadığını düşünerek doktora gitmekten vazgeçmiş. Son bir yıldır hemen her gün ağrı kesici kullanıyor. İlaçlara rağmen ağrısı giderek şiddetlendiği ve daha uzun sürdüğü için hastanemize başvurmuş. Muayenesi normal olan hasta “Kronik (müzminleşmiş) migren” ve buna eşlik eden “ilaç kötüye kullanımına bağlı başağrısı” olarak değerlendirildi. Ağrı kesicileri kesildi. Ağrı önleyici özel ilaçlar başlandı. Ağrı günlüğü verildi ve yakın takibe alındı. Ağrıları ayda bir-iki kez olup kısa süren ataklara dönüştü. Ataklarda yapması gerekenler öğretildi. Yaşam şekli gözden geçirilerek gerekli önerilerde bulunuldu.

Ağrıkesici ilaç kötü kullanım başağrısı

Migren ve gerilim tipi başağrısı başta olmak üzere bazı türdeki başağrıları zamanla sıklaşabilir. Bu durumda altta yatan kaygı bozukluğu, depresyon gibi ek faktörler araştırılmalıdır.

Ağrıların sıklaşması ve uzun sürmesi bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkiler.

Ağrı kesicilerin uygun olmayan sıklıkta ve şekilde tüketilmesi “Ağrı kesici ilaç kötü kullanım başağrısı” adı verilen özgün bir duruma yol açar. Bu hastalar sıklıkla sabahları başağrısı ile uyanırlar, ağrı kesici içerler ve ilacın etkisi bittiğinde ağrılarının yeniden başladığından yakınırlar. Bu hastalarda çay, kahve, kola gibi kafeinli içeceklerin de sık tüketildiği dikkati çekmektedir. Kafeinin veya başka maddelerin kötü kullanımı hastalığı daha da kötüleştirir.

Ülkemizde bu ağrılar çocuk-ergen yaş grubunda yüzde 13,2 sıklıkta görülmektedir. Tüm dünyada sıklığı ve önemi giderek artmaktadır. Aileler ve öğretmenler çocuk ve ergenlerin gereksiz ağrı kesici kullanımı konusunda bilgilendirilmelidir.

Tıpta ayda 3 veya daha sık başağrısı yakınması olan hastalarda sıklıkta ağrı kesiciler gibi ağrı giderici tedaviler yerine ağrı önleyici tedaviler tercih edilmektedir. Konu hakkında ilgili hekimlere başvurarak yardım almak gerekir.

Kaynaklar: Özge A, Öksüz, N. Ağrı Kesici İlaç Kötü Kullanım Başağrısı. Anne Yapamam Başım Çok Ağrıyor (Ed. A Özge) içinde. İstanbul; Boyut Yayıncılık, 2014.

Daha fazla oku...

Başağrısından dolayı yaşadığım acıyı seyretmek ya da ağrı kesici bağımlısı olmak dışında üçüncü bir yol olabilir mi?

yonetim2021-12-16T09:35:10+00:00

Yıllar önce (1965 yılında) ağrı mekanizmasını açıklama konusunda mihenk taşı kabul edilen “Kapı Kontrol Teorisi” isimli çalışmaları ile Ronald Melzack ve Patrick D. Wall isimli iki önemli bilim insanı büyük bir devrim yapmışlardı. Onlar, o güne dek bilinenin ötesinde, ağrı kontrolünün omurilik düzeyinde başladığını göstermişlerdi. Bu çalışmaları Nobel ödülü aldığında yaptığı konuşmada Patrick D. Wall şöyle demiştir: “Ağrıyı tadan bir beyin bir daha asla normal bir beyin değildir.”

O günkü bilgi birikimiyle bu cümlenin anlamını kavramak neredeyse olanaksızdı ve araştırıcının Nobel ödülü heyecanına bağlanmıştı bu açıklama, dinleyiciler tarafından. Yaklaşık 20 yıl kadar öncesinde ağrı matrisi ve ağrı hafızasının gerek öğrenme ve gerekse nörodejenerasyon (beyindeki hücre hasarı) üzerindeki olumsuz etkisi fark edildi. Bu noktada, sinir bilimciler çok eskilere döndü: İstanköylü (bugünkü adıyla Bodrum) hemşehrimiz ve tıbbın babası kabul edilen Hipokrat’ın, “Ağrı varsa hemen dindirin” öğüdünü hatırladı. (Bu noktada Hipokrat’ın İstanköylü olduğunu, bir sohbetimizde bilgi dağarcığıma sokan ve geçen yıl kaybettiğimiz Prof. Dr. Atilla Oğuzhanoğlu’nu rahmetle anıyorum.) İşte size şimdi açıklayacağım bilgiler son yıllarda bu alanda öğrendiklerimizi yansıtıyor.

Baş ağrısı polikliniğinde bana gelen hastaların çoğu, “Hocam ben dayanıklıyımdır; öyle her ağrıda ilaç içmem. Dayanmaya çalışırım, ne zaman ki dayanamam o zaman ilaç içerim” derler, açıklayıcı bir gururla. Bu, aslında ağrı kesiciler gibi muhtelif ilaçların sık kullanımında bedenimizde oluşturacakları zararlar düşünüldüğünde, makul bir durumdur. Ancak yaşanan ağrılı deneyim sırasında ağrı matrisindeki öğelerin, sinir ağlarının ve dolayısıyla ağrı hafızasının geliştiğini bilen bir hekim olarak beni çok rahatsız eder bu dayanıklılık ifadeleri. Bilirim ki bir insan ne kadar çok ağrılı deneyim yaşarsa ağrı hafızası o kadar gelişir ve bir sonraki ağrılı olay için ağrı eşiği düştüğü gibi, ağrıyla birlikte ortaya çıkan bedensel ve ruhsal tepkileri de değişir. Tüm bunların uzun dönem etkileri ile ilgili ise devam eden araştırmaların sonuçlarını heyecanla bekliyor olsak da, mevcut göstergeler ağrıya dayanmanın iyi bir şey olmadığını gösteriyor. Bu yüzden,

-Ağrımız varsa nedenini öğrenip çözmeye çalışacağız.

-Ağrımıza olabildiğince erken sürede müdahale edeceğiz ki ağrı belleğimize kazınmasın.

-Ağrımız tekrarlama eğiliminde ise, ağrı önleyici yaşamsal düzenlemeler ve tedavilerle atak yaşamamaya çalışacağız.

-Ağrılarımızı nelerin olumsuz nelerin rahatlatıcı biçimde etkilediğini, küçük notlarla kayıt altında tutacağız ki hem doktora hem de bize yol göstersin.

-Ve en kötüsü ağrıya dayanmak, ondan daha kötüsü ağrıya müdahale etmek iken, en iyisine yani ağrıyı önlemeye odaklanacağız, hem hekim hem de hasta olarak.

Belleğinizde ağrı izinin olmadığı günler yaşayın dilerim…

Ek not: Baş ağrısı tanısı alan ergenlerin %13’ünde ilaç kötüye kullanımının varlığı tespit edilmiştir. Migren hastalarında ilaç kötüye kullanım oranı %21.9, GTBA hastalarında %8.7, diğer baş ağrılarında ise bu oran %46.7’dir. Öte yandan bu durumun aksine bazı hastalar da baş ağrılarına direnmeyi ve ilacı reddetmeyi seçmektedirler. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Ağrı kesicileri sık ve uygun olmayan şekilde tüketmek zararlı olandır. Benzer şekilde baş ağrılarının tedavi edilmeden ağrıya dayanmaya çalışılması bireylerin yaşam kalitelerini bozduğu gibi beyinlerinde de kalıcı kimyasal değişimlere ya da hasarlara yol açmaktadır.

 

Kaynaklar: Özge, A. Genetik Havuzdan Çeyiz Sandığına Migren. İstanbul; A7 Kitap Yayıncılık, 2018.

Daha fazla oku...

Çocuk ve ergenlerde başağrılarının tedavi sürecinde nasıl bir yol izlenir?

yonetim2021-12-15T15:10:29+00:00

YAZAR ETİKETİ: AYNUR ÖZGE, OZAN KAYAR

Çocuk ve ergenler için ağrılı durumlara objektif ve kanıtsal yaklaşım doğru tanı ve tedavi stratejisi için kaçınılmazdır. Erken yaşlarda başlayan baş ağrılarının multidisipliner olarak doğru tanınması, doğru tedavi edilmesi ve klinik tabloda yaşla birlikte ortaya çıkan değişimlere paralel sağaltım stratejilerinin geliştirilmesi baş ağrısı ile etkin mücadele için vazgeçilmez unsurlardır. Bununla birlikte baş ağrısına hızlıca teşhis ve tanı koyma girişimleri, beyin veya başka bir organ hasarının gözden kaçmasını engeller ve uygun tedavi için bu farkındalık şarttır. Öte yandan çocuk ve ergen baş ağrılarına sık olarak eşlik eden diğer hastalıklar (özellikle psikiyatrik) göz önünde bulundurularak tedavi bu eksende kapsamlı biçimde yapılmalı ve disiplinler arası bir yaklaşım benimsenmelidir. Doktorlar ve klinik psikologlar baş ağrısıyla mücadele edilebilmeleri için çocuklara ve ebeveynlerine yardımcı olabilirler. Çocuk-ergen baş ağrılarının tedavi süreci aşağıda sunulan alt başlıklarda yer alan alternatiflerden uygun olanların seçilmesi doğrultusunda ilerlemektedir.

  1. Hasta ve Ebeveynin Farkındalığının Arttırılması: Çocuk-ergen baş ağrısı tedavisi planlanırken mutlaka ebeveynler de sürece dahil edilirler. Tedavide en önemli adım, ailenin tanıyı anlaması ve kabullenmesidir. Böylelikle çocuk ya da ergenlerin ağrıyla baş etmeleri konusunda onlarla iş birliği sağlanabilecektir. Keza öğretmenlerin ve diğer ilgili kişilerin bilgilendirilmesi de tedavide eşgüdüme katkı sağlar. Bu süreçte hastalar ve ebeveynlerine ağrıyı tetikleyen durumlar hakkında farkındalık kazandırılmasının yanında, ağrıya eşlik eden etmenler ve sebepleri açıklanır ve sinir sisteminin yapısı hakkında eğitim verilir.
  2. Çocuğun/Ergenin Ağrısının Düzenli Periyotlarla Ölçülmesi: Bu tür tekrarlı ağrı ölçümleri, hastanın tedavi sürecindeki gelişimini, ağrı sıklığını, şiddetini ya da ağrısının görünümünü izlemek, günlük yaşam işlevselliğini takip etmek, tedavi planının etkinliğini değerlendirmek, gerekirse planı güncellemek ve tedavide gerekli düzenlemeleri yapmak içindir. Bu süreçte daha ilk görüşmeden itibaren hastadan ağrı günlüğü tutması istenir. (bkz. Tablo 1).

Tablo 1. Baş ağrısı günlüğü örneği

 

  1. Farmakolojik Tedavi (İlaç Tedavisi) Uygulamaları: Bu tür müdahale alternatifleri ağrı sırasında ağrıyı ortadan kaldırmak, ağrının şiddetini azaltmak ya da ağrının yeniden ortaya çıkmasını önlemek adına doktor denetiminde sunulan uygun ilaç seçeneklerini içerir. Pediatrik yaş grubunda ağrıların kısa sürdüğü ve %60-70’lere varan plasebo cevabı dikkate alınarak farmakolojik tedavi ihtiyacı kararı doktor tarafından dikkatle alınır. Çocuk ve ergenlerde çok düşük dozlarda uygulanan pek çok ajanın yeterli etki gösterdiği bilinmektedir. Önerilen tedavilerde başarı oranı ortalama %50 olarak bildirilmiştir. Bu tedavilere karar verildiğinde ilaç tedavisi genelde 4-6 ay süre ile uygulanır. Önerilen tedavilerde yan etki profilleri de mutlaka dikkate alınır ve bununla ilgili aileler bilgilendirilir. Öte yandan her çocuk-ergen baş ağrısı türünde ya da her hastaya mutlaka ağrı kesici ya da ağrıyı önleyici ilaç verilmez, bazı durumlarda non-farmakolojik tedavi alternatiflerinin daha etkili olduğu göz önünde bulundurularak tedavi bu yolla seyreder. Bunun yanında bazen de her iki alternatif, diğer tedavi seçenekleri de söz önünde bulundurularak birlikte uygulandığında en etkili sonuca ulaşılabilmektedir.
  2. Non-Farmakolojik (İlaç Harici) Tedavi Uygulamaları: Bu tür müdahale alternatifleri de ağrı sırasında ağrının şiddetini azaltmak ya da ağrının yeniden ortaya çıkmasını önlemek adına sunulan birçok farklı seçenekleri içermektedir. Yaygın kullanılan ilaç dışı tedavi uygulamaları şöyledir:

*Psikoterapiler: BDT, EMDR ve Hipnoterapi uygulamaları

*Fizik Tedavi Uygulamaları: Akupunktur, Termal Stimülasyon, Fizyoterapi, Masaj Terapisi

*Davranışsal Tedaviler: Davranışsal yöntemlerin uygulandığı çalışmalarda yalnızca baş ağrısı süresi ve şiddetinde değil, hastaların depresyon ve anksiyete skorlarında da olumlu sonuçlar elde edilmiştir. En etkili davranışsal tedavi alternatifleri ‘Davranışsal düzenleme ve Biofeedback’ uygulamalarıdır. Bunlardan hastaların yaşamını düzenlemeye yönelik önleyici stratejiler (ağrıyı tetikleyen ve diğer psiko-sosyal stres etmenlerinin ortadan kaldırılması ve hastanın yaşamına ağrının ortaya çıkmasını önleyen düzenlemelerin dahil edilmesi) konusunda hastanın ve ebeveynin bilgilendirilmesi ve bu bilgilerin hastanın yaşamına yansıması, hastaya ağrıyla başa çıkma stratejilerinin öğretilmesi diğer farmakolojik ve nan-farmakolojik tedavi alternatifleriyle beraber sunulduğunda çocuk ve ergenlerde baş ağrısı tedavilerinin etkinliğini arttıracaktır.

*Tartışmalı Diğer Tedavi Alternatifleri

Kesin çözüm olarak sunulan ‘Migren Aşısı’: Migren aşısı diye bilinen yeni ilaç grubu dirençli migren hastaları başta olmak üzere önemli bir tedavi seçeneği olarak görülmektedir. Tüm dünyada bu tedavi alternatifinin uygulandığı binlerce hastadan gelen umut verici sonuçlar mevcuttur. Ancak bu tek bir kez yapılacak bir uygulama değildir ve kesin kür vaadi içermemektedir. Sadece dirençli olgular için yeni bir seçenek olarak görülmelidir.

Migren ameliyatları: Migren ameliyatı olarak bilinen başta ağrı hissini taşıyan sinirlere yapılan cerrahi müdahaleler bilimsel dayanağı olmayan tedavi yaklaşımlarıdır. Migren bir beyin hastalığıdır. Bu hastalığın tedavisi beyindeki kimyasallara yönelik müdahaleleri de içermedikçe başarılı olmayacaktır.

Tamamlayıcı tıp uygulamaları: Migren tedavisinde tamamlayıcı tıp uygulamaları adı altında bazı çevrelerce uygulanan ve etkili olduğu öne sürülen tedavi seçeneklerinin (sülük, hacamat, homeopati, proloterapi, fitoterapi gibi) bilimsel ölçütler bazında ispat edilmiş hiçbir katkısı yoktur.

Kaynaklar:

Abu-Arafeh I (2001) Chronic tension-type headache in children and adolescents. Cephalalgia 21:830–836

Anttila, P., Sourander, A., Metsahonkala, L., Aromaa, M., Helenius, H., & Sillanpaa, M. (2004). Psychiatric symptoms in children with primary headache. Journal of the American Academy of Child & Adolescent Psychiatry, 43(4), 412-419.

Bille BS (1962) Migraine in school children. A study of the incidence and short-term prognosis, and a clinical, psychological and electroencephalographic comparison between children with migrain

Caretonuto M, Guidetti V, Ruju F, Galli F, Tagliente FR, Pascotto A: Headache disorders as risk factors for sleep disturbances in school aged children. J Headache Pain 2005; 6: 268-270.

Dooley JM, Gordon KE: The role of pharmacotherapy in pediatric migraine. Headache 2006; 46(2): 195-196

Evers S, Afra J, Frese A, Goadsby PJ, Linde M, May A, Sandor PS: EFNS guideline on the drug treatment of migraine - report of an EFNS task force. Eur J Neurol 2006; 13(6): 560-572.

Forsyth R, Farrell K: Headache in childhood. Pediatrics in Review 1999; 20(2): 39-45.

Guidetti, V., Galli, F., Fabrizi, P., Giannantoni, A.S., Napoli, L., Bruni, O., … Trillo, S. (1998). Headache and psychiatric comorbidity: Clinical aspects and outcome in an 8-year follow- up study. Cephalalgia: An Interantional Journal of Headache, 18(7), 455-462.

Hernandez-Latorre MA, Roig M: Natural history of migraine in childhood. Cephalalgia 2000; 20: 573-579.

Larsson B, Carlsson J, Fichtel A, Melin L: Relaxation treatment of adolescent headache sufferers: results from a school-based replication series. Headache 2005; 45: 692-704.

Silberstein SD. Preventive treatment of migraine. Trends Pharmacol Sci. 2006;27(8):410-415. doi:10.1016/j.tips.2006.06.003

Sillanpa¨a¨ M (1983) Changes in the prevalence of migraine and other headaches during the first seven school years. Headache 23(1):15–19

Winner P, Linder SL, Wasiewski WW: Pharmacological treatment of headache. In: Winner P, Rothner AD (eds). Headache in Children and Adolescents. BC Decker Inc, London, 2001; 87-115

Daha fazla oku...

Çocukluk ve ergenlik döneminde migren tedavisi neden önemli?

yonetim2021-12-15T15:08:05+00:00

YAZAR ETİKETİ: AYNUR ÖZGE, OZAN KAYAR

Çocuk ve ergenlerde yaygın olarak görülen baş ağrıları onların okul başarılarının yanında, akranları ve aileleriyle (hatta kendileriyle) olan ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle bu ağrılar mutlaka dikkate alınması ve tedavi edilmesi gereken durumlardır ve görülme sıklıkları son 30 yılda gittikçe artmaktadır. Bu olgular (özellikle migren) erken yaşta doğru yöntemler ile tedavi edilirse erişkin dönemde çocuk ve ergenlerin baş ağrısı yakınmalarının devam etme olasılığı %30-50 oranında azaltılabilir. Bu hiç de yabana atılacak bir oran değildir. Tam da bu noktada gerek bilim dünyasının gerekse ekonomi çevrelerinin gözünü bir gerçek açıyor. O da bu hastalığı önlemek, tedavi etmekten daha az yıkıcı ve daha ucuz bir çözüm yoludur.

Toplumu migren konusunda bilgilendirip hastaların vakit kaybedip hastalığın müzminleşmesine fırsat vermeden doğru hekime başvurmalarını sağlarsak, erken tanıyla düşük maliyette tedavi şansı yakalarız. Üstelik erken tanı hastaya itibarını iade edeceği için yaşam kalitesi bozulmayacak ve üretkenlik çağındaki bu insanlar topluma dönük görevlerini hakkıyla yerine getirebileceklerdir. Tüm bunlardan çok daha önemlisi, migrenden dolayı yaşam kalitesi düşen ve mutsuz olan ebeveynlerin %70 olasılıkla migrenli genlerle doğan çocukları için harcanacak para, zaman ve emek de tasarruf edilmiş olur. Özellikle gelecek kuşakların doğru model alarak yetişmesi için ebeveynlerin doğru yönlendirilmesi bugünümüzü ve geleceğimizi güvenceye alacaktır.

Hastaların tedavisinde ağrı önleyici tedavileri ağrı kesici tedavilere üstün tutarsak, hem ağrı kesicilere bağlı beyinde kalıcı hasarların geliştiği özel baş ağrısından uzak durmuş, hem de tedavi maliyetini, hastanın hekim ziyareti için ayırması gereken zamanı ve parayı tasarruf etmiş oluruz. Bu arada gereksiz yapılacak tetkiklerden, bunların hastaya vereceği maddi kayıp ve sağlık etkilerinden hiç söz etmiyorum bile.

Migrenli hastaların tedavisinde yaşam şekillerini düzenlemenin en az ilaç tedavisi veya girişimler kadar önemli olduğunu iyice anlatmalıyız anladıklarından emin oluncaya dek. Bu noktada hekimlere yardım edecek fizyoterapist, psikolog veya eğitim hemşiresi gibi başka ülkelerdeki baş ağrısı merkezlerinde çokça bulunan ekiplere imrenmeden edemiyorum. Ne diyeyim; evrene gönderiyorum güzel dilekleri, belki dönüp bize de gelir bir ucundan. Kısmet…

Kaynaklar: Özge, A. Genetik Havuzdan Çeyiz Sandığına Migren. İstanbul; A7 Kitap Yayıncılık, 2018.

Daha fazla oku...

Çocuğunuzun başağrıları varsa, doktora gitmeden önce bu listeyi mutlaka kontrol edin!

yonetim2021-12-15T15:06:43+00:00

*Ağrımla ilgili not tuttum mu?

*Kendimi gözleyip bana garip gelen bedensel değişiklikleri bu notlara ekledim mi?

*Aldığım ilaçların isimlerini veya kutularını toparladım mı?

*Ailemde benim gibi baş ağrısı olan başka kimse var mı? Varsa onlarla konuşup ağrılarının benimkine benzeyip benzemediğine dikkat ettim mi?

*Eskiden yaptırdığım tahlil ve filmleri yanıma aldım mı?

*Gittiğim hekimin baş ağrısı konusunda yetkin bir kişi olduğundan emin miyim? Değilse, ondan beni doğru hekime yönlendirmesini isteyebilirim?

*Doktordan gerçekten ne beklemem gerektiğine karar verdim mi?

*Muayeneye girerken telefonumu kapattım mı?

*Doktorun sorduğu sorulara “epeydir”, “biraz” ve “ara sıra” gibi cevaplar vermek yerine, “şu kadar aydır”, “şu sıklıkta” gibi daha somut cevaplar veriyor muyum?

*Teşhisimi tam olarak anladım mı?

*Ne yapmam gerektiğini öğrendim mi?

*Doktorun tavsiyelerini not alıyor muyum?

Cevaplarınız evet ise kendinizle gurur duyabilirsiniz. Siz uyumlu bir hastasınız ve iyi haber şu: Uyumlu hastaların baş ağrısı daha hızlı iyileşir.

Kaynaklar: Özge, A. Genetik Havuzdan Çeyiz Sandığına Migren. İstanbul; A7 Kitap Yayıncılık, 2018.

Daha fazla oku...

Çocuk ve ergenlerde görülen baş ağrıları ne zaman tehlikelidir?

yonetim2021-12-15T15:05:38+00:00

Ani başlayan baş ağrısında aşağıdaki belirtilerden biri ya da bazıları görüldüğünde;

-Ateş ve/ya ense sertleşmesi

-Baygınlık veya aşırı yorgunluk hissi

-Şiddetli kusma

-İlk defa ortaya çıkan kasılmalar

-Aniden başlayan bir baş ağrısı

-Tek kol veya bacakta oluşan güçsüzlük, yürüme veya konuşma güçlükleri ya da 1 saatten fazla süren görme bozuklukları gibi nörolojik belirtiler

-Ağrı sırasında geçirilen sara nöbeti

-Çocuğun ıkınması veya ağır bir şey kaldırmasıyla daha da kötüleşen ağrı durumu,

-Ağrı sırasında kulak kanalında hassasiyet

Tekrarlayan kronik baş ağrısında aşağıdaki belirtilerden biri ya da bazıları görüldüğünde;

-Ağrı sıklığı ve şiddetinde artış; Ağrı tipinin değişmesi

-Beraberinde görülen nörolojik belirtilerin normalden daha uzun sürmesi veya yeni bir belirtinin ortaya çıkması (kişilik değişmesi gibi)

-Ortaya çıkan kasılmalar

-Ağrı kesici ilaçların fayda etmemesi

12…11Next  

Son Yazılar

  • Çocuk-Ergenlere Mektup Var!
  • Doktora gitmeden önce başağrıları hakkında çocuğunuzu bilgilendirin: Örnek bir ebeveyn-çocuk diyaloğu
  • Başı ağrıyan çocukları olan ebeveynlere yönelik genel öneriler: Ağrısız bir yaşam için ne yapabilirsiniz?
  • Çocuk ve ergenlere yönelik atak esnasında ağrıyla başa çıkma önerileri: Ağrınız varken ne yapmalısınız?
  • Ağrı Kesici İlaç Kötüye Kullanımına Bağlı Başağrısı: On Dört Yaşında Bir Kız Ergen Olgusu

Son Yorumlar

    Arşivler

    • Aralık 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021

    Kategoriler

    • Hastalar için dünyadan manşetler
    • Hastalar için eğitim
    • Hekimler için dünyadan manşetler

    Meta

    • Giriş
    • Yazı beslemesi
    • Yorum beslemesi
    • WordPress.org

    Recent News

    • Çocuk-Ergenlere Mektup Var! Aralık 16, 2021
    • Doktora gitmeden önce başağrıları hakkında çocuğunuzu bilgilendirin: Örnek bir ebeveyn-çocuk diyaloğu Aralık 16, 2021
    • Başı ağrıyan çocukları olan ebeveynlere yönelik genel öneriler: Ağrısız bir yaşam için ne yapabilirsiniz? Aralık 16, 2021

    Categories

    • Hastalar için dünyadan manşetler
    • Hastalar için eğitim
    • Hekimler için dünyadan manşetler

    Archives

    • Aralık 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021

    © Copyright 2021. Tüm Hakları Saklıdır.

    • Anasayfa
    • Hakkımızda
      • Vizyon Misyon
      • Yönetim Kurulu
      • Üyelerimiz
      • İş Birlikleri
      • Dernek Tüzüğü
    • Eğitim
      • Hekimler İçin
      • Hastalar İçin
    • Projeler
      • Hekimler
        • Projeler
      • Hastalar
        • Projeler
    • Üyelik
      • Üyelik Koşulları ve Başvuru Formu
      • Üyelik Aidat Bilgileri
    • Basında Biz
    • İletişim
    • Türkçe
    • English