• Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Vizyon Misyon
    • Yönetim Kurulu
    • Üyelerimiz
    • İş Birlikleri
    • Dernek Tüzüğü
  • Eğitim
    • Hekimler İçin
    • Hastalar İçin
  • Projeler
    • Hekimler
      • Projeler
    • Hastalar
      • Projeler
  • Üyelik
    • Üyelik Koşulları ve Başvuru Formu
    • Üyelik Aidat Bilgileri
  • Basında Biz
  • İletişim
  • Türkçe
  • English
Arama
Daha fazla oku...

Vücudumda her yerim ağrıyor: Bunun adı Fibromyalji

yonetim2021-08-09T09:42:29+00:00

‘Saç diplerimden ayak parmak uçlarıma kadar tüm vücudum ağrıyor, o kadar yorgunum ki sabahları yataktan külçe gibi kalkıyorum. Zaten uykum da çok kötü. Fakat herkes bu şikayetlerime psikolojik diyor!’ Bu yakınmalarınız 3 aydan uzun süredir devam ediyorsa dikkat, psikolojik değil bunun adı ‘fibromyalji’ olabilir!

Fibromyalji nedir?

Fibromyaljinin diğer adı kas romatizması. Adından da anlayacağınız gibi çok ağrılı bir durum. Sıklıkla kadınlarda görülüyor. Maalesef ki bu şikayetlerle hekime gittiklerinde tüm tahliller normal çıkıyor, çünkü fibromyaljinin bir tanı yöntemi yok! Durum böyle olunca da kolay tanı konulamadığı için hastalar ellerinde bir torba ilaç hekim hekim geziyor ve hala şikayetleri devam ediyor.

Fibromyaljinin belirtileri nelerdir?

Fibromyalji sıklıkla depresyonla karıştırılıyor. Kişi her tarafının ağrıdığını söylüyor. Öyle bir ağrı ki bu, sürekli sızlatıcı ve bezdirici. Sırt ve boyun ağrısı hiç geçmez, buna eşlik eden bazen sağ kol bazen sol bacak şeklinde gezici ağrılar olur. Koluna bacağına dokunamazsınız çok sızlar ağrılıdır. Hep yorgundur, hiçbir şey yapmaya hali yoktur. Sabah yataktan zorlukla kalkar, gece de ağrılardan zaten iyi uyuyamamıştır.

Gün içinde yakındaki manava gitse bir torbayı taşımaya gücü olmaz. Yakınları arkadaşları tarafından da bu şikayetleri yüzünden yanlış anlaşılır. Arkadaşları dışarı alışverişe gidelim dediklerinde ‘halim yok yorgunum’ der, eşi dokunmaya kalksa ‘dokunma her yerim ağrıyor’ der, çocuğu evcilik oynamak istese ‘yatmak istiyorum’ der. Haliyle psikolojik, naz kapris yapıyor zannedilir. Oysa olay psikolojik değil, vücudumuzda enerjimizi üreten mitokondri dediğimiz enerji üretim bölgeleri çalışamaz hale gelmiştir.

Fibromyalji neden olur?

Bu kişilere hastalık öncesinde nasıldın diye sorduğunuzda, çok pratik, aktif, hareketli yerinde duramayan enerjik insanlardır. Ama vücutlarını o kadar zorluyorlar ki koşturmaca içinde hızlıca bir tost yiyerek yemeklerini geçiştiriyorlar, iyi beslenemiyorlar. Sürekli beyinleri ve vücutları çalışıyor. Bir süre sonra da vücudun enerji üretimi teklemeye başlıyor.

Düşük yaşam kalitesi depresyon nedeni

Tüm organlarda enerji üretim bölgeleri var ve fibromyaljide tüm organlar etkileniyor. İşin aslı bu hastalar isteksiz değil, enerjileri olsa yapacaklar. Ama o kadar yaşam kaliteleri düşmüş ki ister istemez depresif hale geliyorlar. Bu nedenle de depresyon tanısı alabiliyorlar. Beyinde unutkanlık, baş ağrısı, uyku bozukluğu, depresyon, anksiyete; gözlerde yorgunluk ve bulanık görme; genel vücut yorgunluğu; sabah tutukluğu yaygın kas ağrıları; bağırsaklarda kabızlık, huzursuz bağırsak hastalığı, hazımsızlık; sık idrara çıkma gibi tüm yakınmalar olabiliyor.

Fibromyalji tedavisi

Fibromyaljide hastaya vereceğiniz şikayetlerine yönelik bir ilaç tedavisi yoktur. Depresyon ilacı, ağrı kesici gibi ilaçlar verseniz de işe yaramaz. Yapmanız gereken vücutta hasara uğrayan enerji üretim hücrelerini tamir etmek ve yeniden enerjiye kavuşmak. İşe beslenme düzeni ile başlamak en doğrusudur.

Sağlıklı beslenme

Sağlıklı beslenme vücudun kaliteli enerji üretmesi için şarttır. Şeker ve basit karbonhidratı kesmek, kafein tüketimini azaltmak gerekiyor. Akdeniz tipi beslenme düzeni çok önemli. Bu kişiler egzersiz yapmaktan hiç hoşlanmaz, çünkü egzersiz yaptıkları ertesi gün çok daha kötü olacaklarını bilirler.

Fibromyaljide egzersiz tedavi çok önemli

Fibromyalji tedavisinde egzersiz vazgeçilmezdir. Öyle ise günde 10 dakika yürüme ile başlayıp çok yavaş aralıklarla yürüme süresini artırmalısınız. Yürümede şart kendini zorlamamak olmalıdır.

İyi bir uyku da gerekiyor, uyku kalitesini artırmak için L-Theanin gibi destek tedaviler faydalı olabilir. Ayrıca D-Riboz gibi enerji üreten mitokondrilerin tamiri için destek tedaviler kullanılabilir.

Unutmayın fibromyaljiden kurtulmak için sabırlı olmalı ve sağlıklı bir yaşam şeklini benimsemelisiniz.

Daha fazla oku...

Aile ve öğretmenler çocukların baş ağrısının ne kadar farkında?

yonetim2021-08-09T09:40:44+00:00

Okulların açılmasına kısa bir süre kalmışken biz kırtasiye ürünlerine, beslenmesine dikkat ediyoruz ancak önemli bir nokta göz ardı ediliyor. Okula başlayan çocuklarda baş ağrısı şikâyetleri artıyor. Bunun nedeni sizin düşündüğünüz gibi okula gitmek istemeyen çocukların kaprisi değil. Eğitim sezonu başında çocuklarda görülen baş ağrısının en önemli nedeni çocukların yaz tatilinde tüm rutinlerinin bozulması, yemek ve uyku düzenlerinin değişmesidir. 5 ila 17 yaş arasındaki çocukların yüzde 20’si de baş ağrısı şikayetinden yakınıyor. Peki, çocuklarda baş ağrısını nasıl azaltabiliriz ve hangi baş ağrısı neye işaret ediyor olabilir?

Çocuklarda en sık görülen baş ağrısı, migren ve gerilim baş ağrısıdır. Migren çocukların yaşadığı ağrı bakımından en şiddetli olanıdır. Migrene genellikle bulantı ve kusma eşlik eder, ayrıca ışığa, sese ve kokuya duyarlılık ile ilişkilidir. Gerginlik baş ağrıları ise çok daha yaygındır. Gerilim baş ağrılarına çocuğun içinde bulunduğu kaygı veya stres neden olur. Pek çok çocuk, özellikle sınav haftalarında bu ağrıyı yaşar.

ÇOCUKLARDA BAŞ AĞRISI NEDEN OLUR?

Çocuklarda baş ağrısında akla ilk gelen nedenler beyin iltihabı, beyin sarsıntısı, kafa travması ya da beyin tümörü olmamalı. Çünkü bunlar tüm baş ağrılarının yüzde 5’den az bir kısmında nedeni oluşturur. Okul dönemlerinde baş ağrısının birincil nedenleri stres, uykusuzluk, yetersiz beslenme, vücudun susuz kalması ve göz yorgunluğu olabiliyor. Ciddi nedenleri düşünmeden önce, baş ağrısından yakınan çocuğunuzda şu tetikleyicilerin olup olmadığına bakmak gerekiyor:

  • Aşırı yorgunluk ya da çok geç yatmak
  • Susuz kalmak
  • Öğün atlamak
  • Telefon bilgisayar televizyon gibi ekran önünde günde maksimum 2 saatten fazla vakit geçirmek
  • Stres veya kaygı nedeniyle oluşan kas gerginliği
  • Adet dönemleri
  • Çikolata, asitli veya kafeinli içecekler tüketmek
  • Ailede migren veya kronik baş ağrısı öyküsü olması

STRES

Biz farkında olmasak da çocuklarımız okul öncesinde ciddi bir stres yaşıyor. Kendilerini derslere ve okul temposuna hazır hissetmemeleri, aile ve çevreden gördükleri baskı, yeniden okul arkadaşlarını görecek olma heyecanı, sosyal fobi gibi birçok durum stres ve kaygıya neden olur. Çocuklarda stres nedeniyle oluşan baş ağrısını azaltmak için çeşitli egzersizler ve zihnini boşaltacak aktiviteler yaptırılabilir. Ancak daha önemlisi bu stresi azaltmaktır. Bunun için de planlama yapmak, mümkünse rehber öğretmeninin yardımıyla uygun bir program hazırlamak onu rahatlatabilir.

UYKUSUZLUK

Tüm yaz çocuğunuz geç saatlerde uyudu, sabah istediği saatte uyandı. Böylece tüm uyku düzeni rutinin dışına çıktı. Şimdi yeniden aynı düzene alışmaya çalışmak ise baş ağrılarını tetikliyor. Çünkü şu dönemde erken saatte uyumakta zorluk çekiyor ve uykusuz kalıyorlar. Bu geçişin zorluğunu azaltmak için okul öncesinde çocukları erken uyumaya ve erken kalkmaya alıştırabilirsiniz. Her gece en az 8 saat uyku uyuduklarından ve hafta sonları da dâhil aynı saatlerde uyuyup aynı saatlerde uyandıklarından emin olun.

SUSUZLUK VE KÖTÜ BESLENME

Çocuklarda beslenme düzeni kuşkusuz yetişkinlerden daha önemli. Gelişim çağında oldukları için öğün atlamak kan şekerini hızlıca düşürebilir ya da onlar bir sorun olduğunu fark ettiğinde çok geç kalmış olabilir. Aniden düşen kan şekeri ya da susuzluk baş ağrısının yaygın nedenlerinden biridir. Havaların hala sıcak olduğu bu günlerde yeterince su aldıklarından emin olun. Okul zamanı takip etmek mümkün değilse de beslenme konusunda onları bilinçlendirmeniz önemli. Öte yandan, bazı gıdalar spesifik olarak baş ağrılarını tetikler. Çocuğunuzdaki baş ağrısı tetikleyicilerini tespit etmek ve onlardan nasıl kaçınacaklarını anlamalarına yardımcı olmak için bir günlük çok faydalı olacaktır.

GÖZ YORGUNLUĞU VE GÖRME PROBLEMLERİ

Göz yorgunluğu ve görme problemleri çocuklarda baş ağrılarını tetikleyebilir. Örneğin, çocuğunuzun sınıfın arka sıralarında oturması ve tahtayı görebilmek için kendini zorlaması bile baş ağrısını etkileyen durumlardan biri olabilir. Tabii bunun yanı sıra ekran bağımlılığı (cep telefonu vs.) da önemli bir baş ağrısı nedenidir. Ayrıca uzun saatler kitap okumak, ders çalışmak göz yorgunluğuna neden olabilir. Bu göz yorgunluklarını engellemek için onun molalar vermesini sağlamalısınız. Özellikle ekran için geçerli olan 20 dakika kuralını unutmayın. Her 20 dakikada bir 20 saniye 20 metre uzağa bakmak gözleri zararlı etkilerden korumak için önemli bir mola.

NE ZAMAN DOKTORA GÖRÜNMELİ?

Aşağıdaki şu koşullar varsa doktora görünmekte fayda olabilir:

  • Hiç yaşanmamış yeni bir baş ağrısı söz konusuysa,
  • Gittikçe daha da kötüleşen bir baş ağrısıysa,
  • Baş ağrısı, yatma ya da ayağa kalkma gibi hareketlerle kötüleşiyorsa,
  • Sabahları daha kötüyse veya çocuğunuzu uykudan uyandırdıysa,
  • Israrcı bir kusma eşlik ediyorsa,
  • Kafada şişlik, ateş veya boyunda sertlik gözlemleniyorsa.

Çocuğunuzun bir uzman doktor tarafından değerlendirilmesi en iyisidir. Eğer doktorunuz fiziki muayenede migrenden şüpheleniyorsa bir nöroloji uzmanına yönlendirebilir veya MR gibi tarama tetkiklerine ihtiyaç duyulabilir. Ek olarak, çok fazla ağrı kesici tüketmenin de geçmeyen ve daha da kötüleşen baş ağrılarına yol açabileceğini unutmayın. Eğer reçetesiz ağrı kesicileri haftada üç ila dört kez kullanıyorlarsa, daha şiddetli baş ağrısı tersine artacaktır. Çocuğunuzun küçük yaşlarda çok fazla ağrı kesici kullanmasını önlemek için onun yaşamını düzenlemeniz gerekiyor. Düzenli uyku, düzenli ve sağlıklı beslenme ve stresten uzak kalmak çocuğunuzu bu şikayetlerden koruyacaktır.

Daha fazla oku...

Tedaviye dirençli baş ağrıları bunama nedeni olabilir mi?

yonetim2021-08-09T09:38:48+00:00

Uluslararası Geriatrik Psikiyatri Dergisi’nde yayınlanana bir araştırmaya göre migreni olan hastalarda demans gelişme olasılığı 3 kat daha fazla… Bu sonuçlara göre; migren beyinde değişim yaratıyor olabilir…

Baş ağrısı, her yaşta en sık karşılaştığımız nörolojik hastalık ve en sık görülen ‘kronik’ baş ağrısı nedeni de migren.

Kadınların yüzde 20’si, erkeklerin ise yüzde 8’i migren hastası. Migrene bugün farklı bir açıdan bakalım istedim. Geçtiğimiz ay Kanada Waterloo Üniversitesi’nden bilim insanları bir araştırma yaptı ve bu araştırma önemli bilim dergilerinden ‘International Journal of Geriatric Psychiatry’ yani Uluslararası Geriatrik Psikiyatri Dergisi’nde yayınlandı.

Araştırmaya göre; migreni olan hastalarda demans gelişme olasılığı 3 kat fazla. Bu sonuçlar bize gösteriyor ki bugüne kadar beyinde fonksiyonal hiçbir değişiklik yapmadığını düşündüğümüz migren aslında değişim yaratıyor olabilir. Üstelik bu değişim damarsal değil. Çünkü aynı araştırmaya göre ‘vasküler demans’ dediğimiz ve damar yapısındaki bozukluklar nedeniyle ortaya çıkan demans ile migren arasında bir ilişki yok. Bu da migren ataklarını engellemenin ve düzenli yaşamanın önemini daha da arttırıyor.

30 yıl sonra demans hastası olabilirsiniz

Dünya nüfusu giderek yaşlanıyor. Bu satırları okuyan 40’larında biriyseniz belki 2030 yılında 75 milyona ulaşması beklenen demanslı insanlardan biri de siz olacaksınız. 75 milyonun yaklaşık bir Türkiye nüfusu olduğunu düşünürsek dünya ekonomisinin ve ülkelerin demansı ne kadar ciddiye alması gerektiğini daha iyi anlarız. Eğer bu satırları okuyan 30’lu yaşlarda bir genç iseniz de 2050’de sayısı 131 milyona ulaşacak demans hastalarından biri olabilirsiniz.

Peki, beyin sağlığımızı korumak, demansı önlemek için neler yapmalıyız? Demans aslında çevresel faktörler yani yaşam tarzı ile çok yakından ilişkili bir hastalık. Tabii ki genetik faktörler de var ama önlemek için en uygun strateji, demans için risk yaratan durumları ortadan kaldırmak, yaşam tarzını düzenlemek ve gerekli hastalıklarda ilaç tedavileri kullanılması. Mesela hipertansiyon, enflamasyon yani iltihap, kolesterol yüksekliği ve çeşitli hormonal bozukluklar demans için risk oluşturuyor. Bu risklerle mücadele demansın önlenmesinde temel oluşturuyor.

Baş ağrısı ile demansın nasıl bir ilişkisi var?

Bugüne kadar biz hep migrenin, beyin fonksiyonlarında bozukluk veya yapısal beyin sorunları ile ortaya çıkan bir hastalık olmadığını biliyorduk. Ancak son çalışmalar migrenin bazı yapısal değişikliklere neden olabileceğini bize gösterdi. Ayrıca migrenli hastalarda depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıklar da demans riskini arttırıyor. Migrenin demansla ilişkili olması ve depresyonda olduğu gibi bunamada da etken olması mümkün. Dolayısıyla migren ataklarını önlemek bir başka nedenle de önem kazanıyor.

Migrenle demans ilişkisi damarsal değil nörolojik

Araştırmada migren öyküsü olanlarda demans görülme olasılığı 3 kat, demansın en yaygın görülen türlerinden biri olan Alzheimer gelişme olasılığı ise 4 kat fazla gösterildi. Bu çalışmada ilginç bir bulgu daha vardı. Vasküler demans denilen bir demans türü var. Vasküler demans damarlardaki yapısal bozukluk nedeniyle meydana geliyor. Bu araştırmaya göre ise migren ile vasküler demans arasında ilişki bulunamadı. Vasküler demans beyne kan akışı ile ilgili sorunlardan kaynaklanan beyin hücrelerinin zarar görmesi nedeniyle oluyor. Yani özetle migren, ön planda sinir hücrelerine direk hasar vererek beyne etki ediyor gibi görünüyor. Bu mekanizma bulunabilirse demansın önemli bir oranda azaltılması da mümkün. Ancak o zamana kadar migren ataklarını kontrol altına almak önemli.

Daha fazla oku...

“Çok halsizim, her yerim ağrıyor ne yapmalıyım?”

yonetim2021-08-09T09:37:14+00:00

Vücudunuzda sürekli ağrı mı var? Kemikleriniz sızlıyor, üşüyor ve çabucak halsiz mi düşüyorsunuz? Sorununuz ciddi bir hastalık olan fibromiyalji olabilir.

Fibromiyalji, bir zamanlar tamamen psikolojik bir sorun olarak kabul ediliyordu. Ancak şu anda artık biliyoruz ki bu tablo, sinir sisteminin gelen uyarıları yorumlama ve değerlendirmesinde aksaklıklar ile ortaya çıkıyor.

Sinir sistemi, zararsız uyaranlar karşısında bile ağrı tepkisine neden oluyor ve vücutta genel anlamda sürekli bir ağrı hissediliyor.

Genç veya orta yaşta kadınlar, uyku sorunları yaşayanlar ve kilolu olanlar daha fazla risk altında.

Fibromiyalji belirtileri

Fibromiyaljide şu belirtiler ortaya çıkıyor:

  • Yaygın kronik ağrı (karıncalanma, yanma, zonklama vb. şekillerde olabilir)
  • Kronik yorgunluk
  • Uyku bozuklukları
  • Duygudurum bozuklukları (örneğin, anksiyete veya depresyon)
  • Konsantre olmakta veya ayrıntıları hatırlamakta zorlanma
  • Migren ve gerilim tipi baş ağrıları
  • Kabızlık, karın ağrıları, eklem ağrıları, kilo artışı, cinsel işlev bozukluğu, idrar sorunları

Fibromiyalji neden olur?

Uzun yıllar boyunca vücudunuzu dinlendirmeden yoğun çalıştığınızda bir süre sonra da vücudun enerji üretimi teklemeye başlıyor. Tüm organlarda enerji üretim bölgeleri var ve fibromiyaljide tüm organlar etkileniyor. İşin aslı bu hastalar isteksiz değil, enerjileri olsa yapacaklar. Ama yaşam kaliteleri o kadar düşmüş ki ister istemez depresif hale geliyorlar. Bu nedenle de depresyon tanısı alabiliyorlar.

Mevcut araştırmalar, sorunun beyindeki ağrı işleme sistemlerinde yattığını da gösteriyor. Sinir hücreleri, vücuttaki diğer organlarla karşılaştırıldığında zararlı maddelerin toksik etkilerine karşı oldukça savunmasızdır.

Fibromiyalji hastalarının kan hücrelerinde, hücrelere enerji sağlayan koenzim Q10 (KoQ10) miktarında bir azalma tespit edildi. Enerji üretim merkezlerinin etkilenmesi, hem iltihaplanma, hem de zararlı toksinlerden kaynaklanabilir. Enerji üretim merkezlerinin çalışmasında güçlük ile, fibromiyaljide yaşanan yorgunluk, ağrı, kas güçsüzlüğü gibi bütün belirtiler ortaya çıkabilir. Birçok çalışma da CoQ10 gibi mitokondriyal güçlendiricilerin ve oksidatif strese karşı koruyucuların fibromiyalji belirtilerini azaltmada yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Araştırmalar ayrıca fibromiyaljili kişilerin beyinlerinde anormal derecede düşük serotonin, noradrenalin ve dopamin hormonları olduğunu da gösterdi. Bu hormonların düşük seviyeleri, fibromiyaljide önemli olabilir, çünkü bu hormonlar ruh halini, iştahı, uykuyu, davranışı ve stresli durumlara cevabınızı belirler. Hormonlar ayrıca sinirler tarafından gönderilen ağrı mesajlarının işlenmesinde rol oynar. Ayrıca fibromiyaljide dikkate alınması gereken diğer bir hormon, stres hormonu olarak da bildiğimiz kortizoldür. Stresli bir yaşantınız varsa ve kortizol seviyeleriniz yüksekse, bu sinir sisteminin heyecanlı ve aşırı hassas olmasına neden olur. Aynı zamanda bağışıklık yanıtının oluşmasına neden olarak iltihaplanmaya yol açar ve fibromyalji kliniğini tetikler.

Fibromiyalji nasıl tedavi edilir?

Fibromiyaljide, genel olarak ağrı kesici ilaçlar ve depresyon ilaçları kullanılıyor.

Ancak bu ilaçlar hastalığı tedavi etmiyor. Sebebin aslında bir enerji eksikliği ve beynin algılama zorluğu olduğunu kabul edilip buna yönelik tedavi uygulanması gerekiyor.

Bu tablonun tedavisinde multidisipliner bir yaklaşımla fizik tedavi, psikiyatri, endokrinoloji ve nöroloji ekibimizle birlikte çalışıyor size özel bir tedavi planlıyoruz.

Enerji sistemi ve beyin aktivitesinin tamirinde Amerika tedavi kılavuzlarında yer alan ve Beyin 360 kliniğimize özel yoğun serum kürlerinden yararlanarak hızlı etkinlik sağlıyoruz.

Enerji metabolizmasına, beyin tamirine ve inflamasyon dediğimiz vücutta iltihabın önlenmesine yönelik ön planda vitamin ve antioksidanlardan oluşan size özel tedavi planlamasının ardından yaklaşık 6 ay devam eden tedavi sürecinizi yakından takip ediyoruz. Bu tablo ile baş etmenin size düşen tarafı ise sağlıklı bir yaşam tarzından geçiyor.

Yavaş yavaş temponun artırıldığı kısa egzersiz seansları ile kortizolü azaltabilir, ağrı kesici özelliği gösteren ve sinir sistemini sakinleştirici serotonin, dopamin gibi hormonların salınmasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca, antioksidan bakımından zengin diyet ile beyninizdeki ve mitokondrilerinizdeki oksidatif yükü azaltabilirsiniz. Beraberinde stres ile başetmeniz için gerekli destek tedavisi de sürece eklenmektedir.

Fibromyalji belirtileri

Daha fazla oku...

Baş ağrılarından kurtulmanın doğal yolları

yonetim2021-08-09T09:35:25+00:00

Baş ağrılarında en sık karşımıza çıkan %50-70 oranında gerilim tipi baş ağrılarıdır. Adı gerilim olunca çoğumuz bu baş ağrılarını strese bağlı ortaya çıktığını düşünüyoruz. Aslında gerilim tipi baş ağrıları baş ve boyun kaslarının aşırı gerilmesi ile ortaya çıkıyor. Bilgisayar karşısında saatlerce çalıştığınızda, kitap okurken, gün boyu dişlerinizi sıktığınızda baş, boyun kaslarınız özellikle alın ve şakaklardaki kaslarınız aşırı kasılacak. Bu da kasların yorulmasına ve ağrıya neden olacak. Gerilim tipi çok sık görülmesine rağmen şiddeti fazla rahatsız etmediği için daha çok migrenden söz ediyoruz.

Migren de gerilim ağrıları kadar sık olmasa da hormonal dengesizliklere bağlı olarak kadınlarda %16-24, erkeklerde ise %8 sıklıkta görülüyor. Başımız ağrıdığında hızlıca bir ağrı kesici alarak ağrıdan kurtulmaya çalışırız. Oysa birazdan daha ayrıntılı bahsedeceğimiz üzere ağrı kesiciler çoğunlukla bir kurtuluş yolu değil sorunların başlangıcıdır. İlaçsız bir takım önlemler ve yöntemlerle ağrıları kontrol altına almak mümkün. Özellikle gerilim tipi ağrınız varsa asla ilaç almayın, aşağıdaki uygulamalar sizi rahatlatacak ağrınızı hafifletecektir. Migren ağrıları daha şiddetli olur. Bu nedenle ana hedef ağrı atağını geçirmekten ziyade atağın gelmesini önlemek olmalıdır. Ağrı atağı geldiğinde aşağıda okuyacağınız yöntemler ağrıyı hafifletebilir, ama tam olarak geçirmeyebilir. Öyle ise ağrı gelmesini önleyecek önlemlerden de biraz bahsetmemiz gerekiyor.

Şakaklarınıza buz sürün

Eğer migren ağrılarınız varsa bu yöntem iyi gelecektir. Bunun çok mantıklı bir açıklaması var. Migren ağrılarını ortaya çıkaran mekanizmalardan biri beyin damarlarının genişlemesidir. Genişleyen beyin damarı beyin dokusuna baskı yapar ve ağrıyı ortaya çıkarır. Aslında içtiğiniz ağrı kesicilerin çoğu bu genişleyen beyin damarlarını daraltarak ağrıyı dindirirler. Siz ağrı sırasında alın ve şakaklarınıza buz koyarsanız beyin damarları soğukta daralır ve buz uygulamak tıpkı bir ağrı kesici gibi etki eder. Yalnız burada bir istisna var. Bu uygulama migren ağrıları için geçerli. Oysa gerilim tipi ağrılar için tam tersini yapmalısınız. Gerilim ağrılarında kaslar gergin ve kasılı olduğundan ağrı ortaya çıkıyor demiştik. Siz buz uygularsanız kaslarınız daha da gerginleşir. Gerilim tipi ağrılarda sıcak uygulama kaslarınızı gevşeterek ağrınızı hafifletmenize yardımcı olur.

Masaj yapın

Masaj uygulaması aslında kişiye göre fark edebiliyor, bazı kişilerde ağrıyı dindirirken bazılarında artırabilir. Biz masaj uygulamasını tedavi yanıtı nasıl olacak diye test olarak da kullanıyoruz. Migren ağrısı olanlara şunu soruyoruz Ağrın olduğunda masaj yapmak ağrıyı dindiriyor mu? Hayır dindirmiyor hatta ağrı olan yere dokunamıyorum bile ağrımı kötüleştiriyor diyorsa bu migren tedavisinin zor olacağını ve tablonun kronikleşme riski olduğunu bize gösteriyor. Genellikle migreni olanların %20-30 kadarında masaj ağrıyı artırabilirken %70’inde iyi gelebiliyor. Özellikle migrende masaj yapılmasını önerdiğimiz bazı noktalar var. En etkilisi her iki kaş ile burun kökü arasında kalan noktalar, iki kaşınızın arasında alnınızın tam ortası, ense bölgesinde kafa kemiğinizin keskinleştiği sağlı sollu bölgeler ve her iki şakak bölgenize yaklaşık 10 dakika masaj yapmak ağrıyı hafifletecektir. Daha etkili olsun derseniz masajınızı propolis kremi ile yapmanızı öneririm. Masaj yaparken parmağınızı sabit tutup dairesel hareketler yapmanız en doğru yöntemdir.

Başınızı sarın

Başınızı bir tülbent veya bant ile sıkıştırarak sarmak da tıpkı soğuk uygulama benzeri etki göstererek beyin damarlarını daraltacak ve ağrıyı dindirmenize yardımcı olacaktır.

Gürültüden uzaklaşın

Migren veya gerilim baş ağrısı yaşayanlar ses ve ışıktan çok rahatsız olurlar. Ağrıları sıklıkla alışveriş merkezi gibi sesli ortamlarda tetiklenebilir. Ağrı sırasında en sevdikleri şarkıyı bile dinlemek istemezler, çocukları oynarken onların seslerine dayanamazlar. Ağrı atağınız sırasında sesten rahatsızlık çok duymuyorum diye düşünseniz bile sessiz bir ortam ağrınızı hafifletecektir.

Uyumaya çalışın

Uyku sadece ağrınız sırasında değil ataklarınızın gelmesini de önleyen en önemli koruyucu tedavidir. Günlük yaşamınızda gece 23.00’den önce yatağa girmeyi ve ortalama 7-9 saat uyumayı rutin hale getirmeliyiz. Çok uyumak da az uyumak da baş ağrısını tetikleyecektir. Bu nedenle vücudumuzda herşeyi dengeli yapmamız gerektiği gibi uykunuzu da dengeli hale getirmelisiniz. Özellikle baş ağrısından yakınanlar ağrılarının hafta sonu veya hafta başı daha sık olduğunu belirtirler. Bunun en önemli nedeni hafta sonu uyku saatlerimizin değişmesi daha geç yatmamız ve daha geç kalkmamız, daha uzun saatler uyumamızdır. Hafta başı ise tekrar iş düzenine dönmemiz gerektiği için gece geç yatıp sabah erken kalkmak zorunda kalıyoruz. Uyku düzenimizin ve saatlerinin değiştiği her ortam ağrınızı tetikleyebilir. Bu nedenle düzenli uyumak önemli. Hafta sonu ve hafta içi uyku saatleriniz en fazla 1 saat kaymalı. Yani hafta içi 23.00‘de yatıyorsanız hafta sonu 24.00 ‘den geç uyumamalısınız. Uyku saatleriniz ise 7 saatten az 9 saatten fazla olmamalı. Ağrı atağı sırasında ağrının şiddeti ile uyumak çok kolay olmayabilir. Ancak kendinizi sessiz ve karanlık bir odaya çekilerek uyumaya zorlayın. Uyumak ağrınızı hafifletecektir.

Güneş gözlüğünüzü takın

Gürültü kadar ışık da baş ağrısını tetikler. Hatta migren baş ağrısını tanı kriterleri içinde en ayırt edici soru ışığa karşı hassasiyet olup olmadığıdır. Özellikle floresanlı beyaz ışık ve yoğun güneşli bir havanın ağrınızı tetikleyici özelliği daha fazladır. Evinizde beyaz ışıkları sarı ışıkla değiştirmekle işe başlayın. Televizyon seyrederken mümkün olduğunca en az 3 metre mesafede oturun ve asla karanlıkta televizyon seyretmeyin. Yüksek ışık frekansı gözlerinizden beyninize süzülerek görme merkezine ulaşır. Ağrı merkezi ile görme merkezi yakın yerleşimlidir. Görme merkezine ulaşan uyarılar ağrı merkezini de etkileyerek atağınızı tetikleyebilir veya atak sırasında şiddetlendirebilir. Özellikle güneşli havalarda güneş gözlüğü takmanız veya atak sırasında gözlük ile ışığın beyne ulaşmasını engellemeniz fayda sağlayacaktır.

Açık havaya çıkın

Açık hava baş ağrısı yaşayanlara tavsiye ettiğimiz başlıca rahatlatıcı yöntemdir. Açık havada düzenli yapılan bir egzersizin ağrı ile baş etmede en önemli tedavi olduğunu söylememiz gerekiyor. Düzenli bir egzersiz derken yoğun bir tempodan söz etmiyoruz. Açık havada bol oksijen alarak hızlı tempoda (dakikada 100-120 adım) 45 dk-1 saat kadar yürüyüş yapmaktan bahsediyoruz. Tabii vitrinleri seyrederek de değil, hızlı adımlarla sık mola vermeden yürümek vücudun endorfin dediğimiz kendi ağrı kesicisini salgılamasını sağlıyorsunuz. Hiç ağrı kesici almaya gerek yok vücut düzenli egzersiz ile kendi ağrı kesicisini depoluyor ve sizin ağrınızın ortaya çıkmasını engellediği gibi ağrınız olursa da şiddetinin azaltıyor. Açık havada yürüyüş aynı zamanda vücudun serotonin dediğimiz mutluluk hormonunu salgılamasını sağlıyor. Serotonin artması ağrı ataklarını belirgin şekilde azaltıyor. Bazı migren hastaları egzersizin ağrılarını artırdığını da belirtebiliyor, aslında bu doğru ama nasıl? Çalışmalar şunu gösteriyor. Düzenli aralıklarla hafif ve orta tempoda (hızlı yürüyüş gibi) açık havada yapılan egzersizler ağrıyı belirgin şekilde azaltırken, seyrek aralıklarla yoğun tempoda (koşu bandında koşmak, ağırlık çalışmak gibi) egzersiz ağrıyı tetikliyor. Bu nedenle egzersizi arada sırada yapılan bir aktivite değil yaşam şekli haline getirmeniz ağrılarla baş etmede çok önemli.

Bir fincan kahve

Sadece kahve olarak düşünmeyelim kafein içeren gıdalar demek daha doğru olacaktır. En yüksek kafein oranı kahvede olduğu için akla ilk gelen o. Bir fincan kahvede 75 mg, 1 bardak çayda 50 mg, 1 dilim çikolatada 25 mg kafein var. Günlük tüketmemiz önerilen maksimum kafein miktarı 300 mg’ı geçmemeli. Kafein 100-150 mg’a kadar tüketildiğinde oldukça faydalı iken 300 mg’ı geçildiğinde zararları başlıyor. Aynı etki baş ağrılarında da geçerli. İki farklı boyutu var. Ağrı atağı sırasında 1 fincan kahve içtiğinizde aynen ağrı kesici gibi kafein beyin damarlarını daraltıcı etki ile ağrınızı dindirecektir. Hatta sağladığı bu etki nedeniyle bazı ağrı kesici ilaçların içinde kafein de var. Ancak unutmamamız gereken ise şu; siz kafein tüketiminizi sürekli olarak 300 mg’ı geçercesine yaparsanız bağımlılık yapıcı etkisi yüzünden kafein almadığınız zamanlar baş ağrınız tetiklenecektir. Biz hekimler buna kafein kesilme baş ağrısı diyoruz. Ağrı atağı sırasında kahve içmeniz yine ağrınızı dindirecektir. Fakat vücudunuz kısır döngüye girecek sürekli kafein isteyecek bu da ağrı ataklarınızın sıklaşmasına neden olacak. Bu nedenle günlük 150 mg üzerinde kafein tüketmemelisiniz.

Su için

Beynimizin %70’i sudur. Beyin susuz kaldığını hissettiğinde tehlike sinyalleri verir ve çığlık çağrısı olarak baş ağrısı ortaya çıkar. Sık sık baş ağrısı çeken kişilerin bazen sadece suyu dengeli tükettiklerinde bile ağrılarından kurtulduğunu görmeniz sizi şaşırtmasın. Dengeli su tüketmediğinizde ağrı atağı sırasında su içmek fazla işe yaramayacaktır aksine düzenli olarak dengeli su tüketmek ağrılarınızın ortaya çıkmasını önler. Düzenli olarak dengeli su içmek ne demek? Hergün kilonuzu 30 ile çarparak toplam miktar kadar su tüketmelisiniz. 60 kilo bir insan 60×30: günlük 1800 mlt su içmesi gereklidir. Vücudunuzda herşeyi dengede tutmanız gerektiği gibi su içmeyi de dengede tutmalısınız dediğim gibi azı da zararlı çoğu da. Bazen baş ağrısı olanlara bol su için dediğimizde litrelerce su tüketebiliyorlar. Günde maksimum 3000 mlt üzerinde su içmeyin böbreklerinize. Su içmeyi sevmiyor olabilirsiniz, şu anda Amerika’da moda haline gelmiş yaygın önerilen Sassy suyu dediğimiz evde yapacağınız formülü sizinle paylaşalım. Bu hem suyu tadı ile tüketmenizi sağlayacak hem de vücudunuzdaki toksinleri daha rahat atmanızı kolaylaştıracak bir tarif.

Sassy suyu hazırlamak için 2 litre suyun içine 1 tane salatalık ve 1 tane limon ince yuvarlak şekilde dilimliyoruz. 1 taze zencefilin dörtte birini rendeliyoruz. Üzerine 10-12 dilim nane yaprağı atıyoruz. Yaklaşık yarım saat beklettikten sonra gün boyu içiyoruz. Su içmek için bir yanlış algı var; suyu gün boyu tüketmelisiniz yani 2 lt suyu sabah 1 saat içinde bitirip tüm gün susuz kalmamalısınız. Düzenli su tüketmenin en ideali sabah 1 bardak su içtikten sonra gün boyu sürekli olarak suyu yudumlamaktır. Peki yeterince su tükettiğimizi nasıl anlayacağız. Size zor gelebilir ama eğer saatte bir tuvalete çıkıyorsanız en ideal şekilde su tüketiyorsunuz demektir. Unutmayın ne kadar tuvalete çıkıyorsanız vücudunuzdan o kadar toksin dediğimiz zararlı maddeler de atılıyor ve beyin vücut temizleniyor demektir. Beyin sağlığı için ve baş ağrılarınızdan kurtulmak için düzenli su şart.

Ağrı kesicileri kesin

Ağrı kesiciler çok büyük problem. Çoğumuz başımız ağrıdığında en yakındaki komşumuza veya işyerinde arkadaşımıza ağrı kesici ilacın var mı diye sorar verilen ilacı alırız. Veya en yakın eczaneye gider eczacının önereceği ilacı alırız. Daha da vahim olanı sabah kalktığımızda eğer o gün önemli bir toplantımız varsa başımız ağrımasın korkusu ile daha ağrı olmadan önlem için ağrı kesici alırız. Eğer siz haftada 1’den daha sık ağrı kesici kullanma ihtiyacı hissediyorsanız dikkat! Tehlike sinyalleri çalıyor demektir. Haftada 1’den daha sık ağrı kesici almak sizi ağrı kesici bağımlısı haline getirir ve ağrı kesicilere bağlı baş ağrılarınız olur. Beyin ağrı kesiciye alıştığında sürekli ister ve bulamadığında baş ağrınız olur ki ağrı kesici alın. Haftada 1’den fazla ağrı kesici tüketenler; mutlaka ve mutlaka ağrı kesicilerden uzak durmalısınız ağrı kesici olmadan önlemlerle ağrınızı dindirmeye çalışmalısınız. Ama bazen şöyle de bir yanlış kaygı var bizim adet migreni dediğimiz bir baş ağrısı tipi var sadece adet dönemlerinde kişinin ağrıları olur. Özetle ayda 1-2’yi geçmeyen ağrı ataklarınız varsa, benim atağım oldu. Çok şiddetli oldu ama ağrı kesici almadım düşüncesi de yanlış. Ayda 1-2’yi geçmeyecek şekilde ağrı kesici kullanabilirsiniz. Önemli olan bu ağrı kesicileri kullanırken beraberinde önlemler de alarak ağrı sıklığını iyice azaltabilin. Aksi halde sürekli ağrı kesici almanız ağrı sıklığınızı artıracağını unutmamalısınız. Ağrı kesiciler hiçbir şeyi düzeltmiyor tersine sık ağrı kesici kullandığınızda ağrı hafıza merkezinizde ağrınızı kronikleştiriyorsunuz.

Daha fazla oku...

Yiyecekler baş ağrısını tetikler mi?

yonetim2021-08-09T09:33:15+00:00

Sürekli öğün atlıyoruz. 6 saatten uzun aç kaldığınızda ağrınız mutlaka tetikleniyor. Neden çünkü beyin enerji üretmek için glukoz istiyor. Ortamda glukoz yok beyin yine çığlık atıyor beyin damarları bir şekilde enerji üreteceği besini alabilmek için genişliyor daha fazla kan gelsin diye ve size ağrı şeklinde geri dönüyor. Yiyecekler konusunda çok fazla endişe var.

Baş ağrısı yakınması olanlar için sık aralıklarla az az yemek en doğrusudur. Yüksek karbonhidratlı besinlerden uzak durun. Trans yağlardan yani oda ısısında dona yağlardan uzak durun. Besinlerinizde trans yağ oranını %10 geçmeyin. Ancak günümüzde trans yağları çok tüketiyoruz pizza, hamburgerlerle besleniyoruz. Baş ağrısını tetikliyor. Bunun yanında içinde MSG içeren gıdalar ağrıyı tetikleyici özelliğe sahip, besinlere lezzet katıcı MSG et ve tavuk bunyonda, hamburger, cips gibi gıdalarda sıkça bulunuyor.

Bazı besinler de çokça suçlanıyor. Baş ağrısı yaşayanlar hekime gittiklerinde önlerine 15-20 maddelik bir yasak besinler listesi çıkabiliyor. Çikolata, şarap, kabuklu fıstık…hemen bunları kes diyor. Bu doğru değil, her kişinin besine vereceği yanıt ve ağrısını tetiklemesi farklı. Çikolata örneği ile devam edersek; eğer sizin ağız boşluğunuzda mikrobiyata dediğimiz iyi huylu bakterileriniz yetersizse çikolatanın içinde nitrat dediğimiz bir madde var.

Çikolatayı yediğinizde ağzınızda kötü huylu bakteriler çikolatadan enerji elde etmek için onu hemen parçalamak isterler ve ortama nitrat salınıyor ve nitrit denilen bir maddeye dönüyor. Nitrit de hemen kana geçerek damarları genişletiyor ve ağrıya yol açıyor. Ama sizin sindirim mikrobiyatanız sağlıklı ve yeterli ise o kötü huylu bakteri vücudunuzda yoksa bu reaksiyonlar olmuyor ve ağrıyı tetiklemiyor. Hatta çikolata içerdiği kafein ile işe yararken beraberinde ağrı sırasında ortaya çıkan iltihap maddelerini de baskıladığı savunuluyor. Öyle ise her yiyeceği suçlamadan önce tetikleme riski olanları diyetinizden teker teker eksilterek deneyebilirsiniz. Eski kaşar, çikolata, kabuklu fıstık, glutenli gıdalar, süt ve süt ürünleri, mayalı içecekler, hazır besinler ve konserve gıdalar sayabileceklerimizden.

Yiyecekler baş ağrısına iyi gelir mi?

Çalışmalardan elde edilen bulgular bazı besinlerin ağrı çok şiddetli olsa bile ağrı ile savaştığını göstermiştir. Besinler bileşiminde bulunan besin öğelerinden oluşur ve bu besin öğelerinin vücutta çeşitli görevleri vardır. Besinlerde ağrıya karşı koyan şey de bu besin öğeleridir.

Besin öğeleri vücudun inflamatuar yanıtını yatıştırır, ağrıyan sinirlere ağrı kesici madde sağlar ve beyinde kişinin ağrıya olan hassasiyetini azaltır. Örneğin bir besin öğesi olan B6 vitamininin vücudun ağrıya direncini arttırarak kronik ağrılarının azalmasında yardımı olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Bununla ilişkili olarak kan B6 seviyesi düşük olan kronik migren hastaları ağrıyı daha şiddetli yaşamaktadırlar. B grubu vitamin ailesinde bulunan B6 vitamininin başlıca kaynaklarına bakacak olursak en zengin kaynakları hayvansal ürünler, tam tahıllardır. Diğer bir örnek ise acı biberdir. Acı biberde yüksek miktarda bulunan kapsaisin maddesi belirli bir dozda alındığında sinirlerin ağrı iletme özelliğini bloke ederek ağrı hissini azaltmaktadır.

Serotonin seviyenizi besinler ile arttırın

Besinlerde doğal olarak bulunan triptofan amino asidi beyinde ağrı hassasiyeti, modunuz ve uyku üzerinde etkisi olan serotonin maddesinin üretiminde kullanıldığından dolayı triptofan içeriği yüksek besinler ağrı kesici besinler olarak bilinir. Bu besinler badem, muz, kakao, tavuk, hindi, soya, kırmızı ettir. Serotonin üretimini etkileyen diğer besin öğeleri de Omega-3 yağ asidi, magnezyum, çinko ve folik asittir.

Doğal ağrı kesiciler

Doğal ağrı kesici ve antiinflamatuar özelliği olan diğer bir besin zencefildir. Bu özelliklerinden dolayı zencefil yüzyıllardır Hindistanlı doktorlar tarafından baş ağrısı gibi nörolojik hastalıklar için kullanılmaktadır. Yapılan bir çalışmada migren atağı geldiği sırada çeyrek çay kaşığı toz zencefili (0.5 gr) 1 bardak suyla karıştırıp içmenin 30 dakika içinde ağrıyı ortadan kaldırmıştır. Zencefili baharat olarak yemeklerinizde kullandığınızda migren ataklarının sayısında azalma göreceksiniz. Zencefilin migren ağrısının yanında kas ağrısı gibi diğer ağrı tipleri üzerinde de olumlu etkisi olduğundan akut ağrı sırasında toz zencefili suyla karıştırıp içmenin yansıra zencefil çayı da tercih edilebilir.

Migreni tetikleyen yaygın yiyecekler

Diğer bir ağrı kesici besin ise çok güçlü özelliklere sahip olan zerdeçaldır. Birçok yemekte baharat olarak kullanılmasının yanı sıra kapsül olarak da alınabilen zerdeçal en iyi doğal ağrıkesicilerden biri olan, vücutta ağrıyı bloke eden ve aynı zamanda inflamasyonla mücadelede etkili olan kürkümin maddesini içermektedir. Kürkümin sinir ağlarını bloke ederek ağrının vücutta hissedilmesini azaltır. Yapılan çalışmalar kürküminin bu etkisinden dolayı zerdeçalın kronik ağrılarda oldukça etkili olduğunu göstermiştir.

Magnezyum

Yapılan çalışmalar magnezyumun migrenle savaşıcı etkisinin olduğunu göstermektedir. Çalışma mekanizması tam olarak bilinmemekle beraber magnezyumdan zengin bir diyet tercih edildiğinde migren atakları daha az sıklıkla görülmektedir. Özellikle adet döneminde baş ağrısının önüne geçmek için magnezyum oldukça etkilidir. Günlük 50-100 mg B6 vitaminiyle beraber alınan magnezyum bu dönemdeki ağrılara oldukça yardımcı olmaktadır. Eğer günlük diyetinizin magnezyum içeriği düşükse takviye almadan önce besinlerle arttırmayı düşünün ve beslenmenizde sebzelere, tahıllara ve kuru baklagillere daha çok yer verin. Magnezyumdan zengin besinler tam tahıllar, baklagiller, yeşil sebzeler, çekirdek ve kuruyemişlerdir. En fazla kabak çekirdeği, badem ve ıspanakta bulunur.

Kalsiyum

Kalsiyum migreni önlemede etkili minerallerden bir tanesidir. Süt ve süt ürünleri çok iyi birer kalsiyum kaynaklarıdırlar fakat bunlar migren için yaygın tetikleyici besinler arasındadırlar bu nedenle diğer kalsiyum kaynaklarını tercih etmek gerekir. Kalsiyumdan zengin diğer besinler yeşil yapraklı sebzeler ve kuru baklagillerdir. Migren ağrısı yaşayan kişilerin bu besinlerden birini her öğün tüketmesi çok önemlidir. Kalsiyumun vücuda alımının yanında vücutta tutmak da çok önemlidir. Kalsiyumun emilimi D vitamini tarafından kontrol edilir. D vitamini eksikliğinde de baş ağrıları ciddi oranda tetiklenebilir. D vitamininin besin kaynakları çok sınırlıdır ve genellikle besinlerden almak çok yetersiz kalmaktadır. Günlük 10 dakika kolların ve yüzün güneş görmesi günlük miktarı almak için yeterli olacaktır.

Parfüm kokusuna dikkat

Parfüm, kolonya, temizlik malzemeleri gibi keskin kokular direk migren tetikleyicileridir. Biz hekimler buna ozmofobi diyoruz yani kokuya karşı aşırı duyarlılık hali. Ağır ve keskin kokuların neden migren ataklarını tetiklediği çok araştırılmış ancak nedeni hala net değil. Muhtemelen beyinde ilişkili bölgelerde artan aşırı uyarılma ile ağrı tetikleniyor. Baş ağrısı atağını tetikleyen kokuya karşı aşırı hassasiyet varsa bu baş ağrısınız olasılıkla migrendir. Koku hassasiyeti migrene spesifik bir durumdur. Hangi kokular; parfüm, kolonya, sigara, duvar boyası, temizlik malzemeleri, egzoz dumanı ve benzin kokusu en sık şikâyet edilenlerdir.

Ne zaman doktora gideceksiniz?

Baş ağrısında ne zaman doktora gitmeniz gerektiğini aslında iki kategoride değerlendirmek lazım.

  1. Eğer baş ağrılarınız yeni başlamış veya 6 aydan kısa süredir varsa, yaşınız 50’nin üzerinde veya 10 yaşından küçük ise, böyle bir şiddetli baş ağrısını daha önce hiç yaşamadıysanız, özellikle erkek cinsiyette iseniz, ağrılarınız başladı ve günler haftalar içinde daha da şiddetli hale geldiyse, baş ağrılarınız yanında bulanık görme, çift görme, uyuşukluk, şiddetli kusma gibi başka yakınmalarınız da varsa bu acil bir durum olabilir mutlaka vakit kaybetmeden doktora gitmelisiniz.
  2. 6 aydan uzun süredir tekrarlayan baş ağrılarınız varsa çok fazla panik olmaya gerek olmayabilir. Ancak diğer ağrılarınıza benzemeyen yeni bir ağrınız başladı ise, diğer ağrılarınıza benziyor ama bu sefer ağrınız çok daha şiddetli ise, ağrınız için ağrı kesici almanıza rağmen bir türlü geçmiyorsa, haftada 1’den daha sık ağrı kesici almak zorunda hissediyorsanız, ağrılarınız ayda en az 3 gün sürüyorsa, ağrılarınız yüzünden günlük yaşamınız sosyal ilişkiniz artık olumsuz etkileniyorsa mutlaka baş ağrıları konusunda deneyimli bir hekime başvurmalı ve bir an önce tedaviye başlamalısınız.
Daha fazla oku...

Hamilelikteki baş ağrıları nasıl geçer?

yonetim2021-08-09T09:31:29+00:00

Hamilelikle birlikte görülen mide bulantısı, koku hassasiyeti ve ruh hali değişikliklerine eklenebilen bir diğer belirti de baş ağrılarıdır. Her hamilelikte görülmeyebilir, ama başağrısı özellikle gebeliğin ilk 3 ayında şiddetli şekilde yaşanılabilen bir durum. Asıl endişe verici soru ise bu baş ağrılarının anne adayı ve bebeklerin sağlığı için tehlikeli olup olmadığıdır.

Hamilelikte neden baş ağrısı olur?

Baş ağrısı genellikle hamileliğin ilk ve son üç ayında görülür. İlk üç aylık dönemde görülen baş ağrıları vücuttaki hormonal dalgalanmalardan ve kan hacmindeki artıştan kaynaklanır. Bu baş ağrıları, stres, uykusuzluk, düşük kan şekeri, vücudun susuz kalması, aşırı kafein tüketimi, kötü pozisyon veya göz bozuklukları ile daha da şiddetlenebilir.

Hamileliğin ilk üç ayında, anne adayları vücutlarında büyük bir değişim yaşar. Gebelikle birlikte yüksek seviyelerde östrojen hormonu salgılanır. Östrojen; sinir hücrelerinde ve beyin kan akışında değişikliklere neden olur ve baş ağrısını tetikler.

Öte yandan bebeğin beslenmesi ve gelişmesi için kan hacminde yaklaşık yüzde 50 oranında bir artış yaşanır. Bu artan kan hacminin damarlarda oluşturduğu basınçla da baş ağrıları oluşabilir. Bunun yanı sıra, gebelikte vücudunuz bebeğinizin büyümesi için ihtiyaç duyduğu her şeyi yapma amacıyla aşırı hızlanır. Tonlarca hormonu dışarı pompalar, bebeğe besin gönderir ve hatta başka bir organı- plasentayı oluşturur.

Su tüketimini artırın

Bu yüzden de hamile kadınların çok daha fazla suya ihtiyacı vardır, içmediğinizde vücudunuzun diğer kısımlarında gerginlik oluşur ve baş ağrılarını tetikler. Yine plasenta için üretilen ekstra hormonlar nedeniyle, gebelikte ani kan şekeri yükselme ve düşmeleri görülebilir. Kan şekeri düştüğünde, baş ağrılarını ve migreni tetikler. Bu yüzden anne adaylarına sık sık ve azar azar yemesini, ayrıca bol bol su içmesini öneriyoruz. Ek olarak, hamilelikte vücudun hemen her bölgesinde ödem dediğimiz sıvı toplanması yaşanır. Ödem burun ve sinüslerde tıkanıklıklara ve basınca neden olur, bu da baş ağrılarınızın artmasına katkıda bulunabilir. Bu ilk üç aylık dönemdeki baş ağrıları, hormonların dengelenmeye başlamasıyla birlikte ikinci üç aylık dönemde genellikle ortadan kaybolur.

Hamileliğin son üç aylık dönemdeki baş ağrıları ise, fazla kilo alımına ve kötü pozisyona bağlı ortaya çıkar. Büyüyen karnınızla birlikte ağırlığınızı boyun ve omuzlarınıza verirsiniz, uyuma pozisyonunuz bile değişir. Bu değişikliklerle başınızın arkasındaki sinirler uyarılır ve hem baş ağrısı oluşturur hem de kas spazmlarına neden olur. Bu dönemdeki baş ağrılarının diğer bir nedeni ise gebelik zehirlenmesi olarak da bilinen preeklampsidir. Preeklampsinin diğer belirtileri arasında ödem, idrarda anormal miktarda protein atılması, bulanık görme, karın ağrısı ve karaciğer ile böbrek anormallikleri bulunur. Yüksek tansiyonu ve şiddetli baş ağrısı yakınması olan kişilerde preeklampsi gelişme olasılığı 17 kat artar.

Hamilelikte migren ağrıları

Hamilelikten önce migren baş ağrıları olan kişilerin yaklaşık yarısında hamilelikle birlikte ağrılar hafiflemekte ya da tümüyle kaybolmaktadır. Ancak tersi de olabilir. Hamilelikte daha da şiddetlenen migren ağrıları, artan kan basıncıyla birlikte preeklampsi ve diğer damarsal hastalık risklerini artırabilir. Eğer hamilelikle birlikte migren baş ağrılarınızda artış oluyorsa mutlaka hekiminizle bu durumu tartışarak alternatif çözümler arayın. Hamilelik sırasında bebekte doğumsal kusur riskini artıracağından mümkün olduğunca ilaç almayın. Ancak çeşitli sinirlerin doğrudan hedeflendiği girişimsel dediğimiz tedavileri gebelerde rahatlıkla kullanabiliyoruz.

Hamilelikte baş ağrısına karşı hangi önlemleri alabilirim?

  • Artan vücut kan miktarı için dikkat edeceğiniz iki şey var: Tuz ve protein. Hekiminiz aksini önermediği sürece, hamileliğiniz sırasında tuz miktarınızı bir miktar azaltın. İşlenmiş yiyecekler veya fast food yerine, sağlıklı ve doğal beslenmelisiniz.
  • Günde en az 8–10 bardak su içmeyi hedefleyin.
  • Düşük kan şekeri, hamilelik sırasında baş ağrısını tetikleyebileceği için sık sık ve azar azar yemeye dikkat edin. Öğün atlamamaya çalışın.
  • Yüzdeki şişkinliklerden dolayı tıkanan sinüsler baş ağrısına neden olduğunda, sıcak buhar banyosu en iyi yöntemdir. Buharın sinüslerinize iyice sızmasını sağlamak için başınıza büyük bir havlu örterek tuz veya karbonat eklediğiniz sıcak suyun buharını soluyun. Mevsimsel alerjileriniz varsa, organik biber, turunç ve çilek gibi yiyeceklerle C vitamini alımınızı güçlendirin.
  • Sıcak ve soğuk duş alarak ya da ağrı bölgelerinize sıcak-soğuk kompress uygulayarak da baş ağrılarınızı hafifletebilirsiniz. Soğuk suyla alınan duş, gerginlik baş ağrısını hafifletir. Dönüşümlü olarak sıcak ve soğuk su ile duş almak da lenfatik sistemi güçlendirir ve baş ağrısına yardımcı olur. Sinüs baş ağrısında gözlerinizin ve burnunuzun etrafına sıcak kompres uygulayın. Gerilim baş ağrınız varsa, boynunuzun arkasına soğuk kompres uygulayın.
  • Hamilelik sırasında, doğru beden sütyen giymeye dikkat edin. Çünkü doğru desteklenmeyen göğüsler de sırtınıza ve boynunuza büyük baskı uygular ve baş ağrısına neden olur.
  • Yeterince dinlendiğinizden emin olun. Kaliteli uyku, baş ağrılarını ve migreni hafifletir.
  • Kafein tüketimini, hamilelik sırasında kademeli olarak azaltın, aniden kesmeyin, ani kesilen kafein baş ağrılarınızı tetikleyebilir.
  • Floresan aydınlatmaların bulunduğu ortamlardan ve fazla gürültülü mekanlardan uzak durun.
  • Uygulayabileceğiniz bazı bitkisel yöntemler de vardır. Ancak bitkisel bir ilaç almadan önce muhakkak hekiminize danışın. Aşırı hormon yükü ile yorulan karaciğerinizi, doktorunuzun da onayını alarak karahindiba kökü çayı, limon suyu ve suyla seyreltilmiş elma sirkesi ile güçlendirebilirsiniz. Günde bir öğününüze havuç salatası ekleyin, çalışmalarda adet döneminde artan östrojenin neden olduğu baş ağrılarını hafiflettiği görülmüştür. Tıkalı sinüslerden kaynaklanan baş ağrılarına nane yağı yardımcı olabilir. Lavanta yağı da baş ağrılarını hafifletir ve daha kaliteli bir uyku sağlar.
  • Bazı gıdalar kan basıncına etki ederek baş ağrılarını tetikleyebilmektedir. Çikolata, alkol, yoğurt, eski kaşar, yer fıstığı, taze mayalı ekmek, saklanmış etler, ekşi krema, kafein, monosodyum glutamat ve nitrat koruyucularını içeren gıdalar, aspartam yapay tatlandırıcılar bilinen baş ağrısı tetikleyici besinlerdendir. Hamilelik boyunca bu besinlerden uzak durmaya gayret gösterin.

Ne zaman doktora gitmeliyim?

  • Ağrınız için bitkisel de dahil herhangi bir ilaç almadan önce,
  • Ağrınız tüm çabalara rağmen geçmiyor hatta şiddetleniyorsa,
  • Her zamankinden çok farklı bir ağrı yaşıyorsanız,
  • Ağrınıza eşlik eden bulanık görme, ani kilo artışı, karın ağrısı, el ve yüzde şişme gibi yakınmalarınız varsa, muhakkak hekiminizle görüşün.

Bunlar hamileliğin ikinci veya üçüncü üç aylık döneminde gelişen preeklampsi belirtileri olabilir. Preeklampsi müdahale edilmediğinde, nöbetlere, komaya ve körlüğe kadar ilerleyebilir. Her iki durum da anne ve bebeğin sağlığı için tehlikelidir ve acilen tedavi edilmek zorundadır.

Daha fazla oku...

Ağrı eşiği nedir?

yonetim2021-08-09T09:28:47+00:00

Hepimiz zaman zaman ağrılardan yakınıyoruz. Bu ağrılardan kastımız baş ağrısı olabilir, omuz ağrısı olabilir hatta bacak ağrısı bile olabilir. Fakat herkes ağrıyı farklı hisseder, örneğin benim için günümü etkilemeyen, yalnızca ara ara elimi omuzuma götürmeme sebep olan ve yorgunluk sonucu oluşan bir omuz ağrısı bir başkası için aynı şiddette bile olsa çok daha can yakıcı ve dayanılmaz hal alabilir. İşte bu noktada ağrı eşiği dediğimiz, ağrıya dayanıklılık seviyeniz belirleyici olacaktır. Peki, ağrı eşiği nedir?

Ağrı eşiği nedir?

Ağrı eşiği için kişinin herhangi bir nedenle oluşan ağrıyı veya acıyı hissettiği ilk an diyebiliriz. Mesela ağrı eşiği düşük olan biri küçücük bir dokunuş veya baskı ile bile ağrı hissedebilir, bu durum ‘ağrı eşiğinin’ düşük olduğunun göstergesidir.

Ağrı eşiği neyle ilgilidir?

Ağrı eşiği insandan insana değişen ve beyindeki sinir hücrelerinin karmaşık ilişkisi ile alakalı olan bir durumdur. Aslında ağrı hissedebilmek bir anlamda bakıldığında lütuf olarak da görülebilir çünkü vücutta oluşan ağrı çoğunlukla bizleri potansiyel hastalık ve sakatlıklara karşı koruyucu olarak ortaya çıkar.

Neden ağrı hissederiz?

Beyin ağrı ve acı hissini vücudu korumak için üretir. Mesela, çok sıcak bir şeye dokunduğunuzda beyniniz zararlı olduğunun sinyalini alır ve elinizi hiç düşünmeden hızlı bir refleksle geri çekmenizi sağlar, işte bu örnek beyinin ağrı/acı sinyallerini nasıl alıp, nasıl tepki verdiğini çok güzel özetlemiş oluyor.

Ağrı eşiğinin farklı olmasının sebepleri

Ağrı eşiğinin kişiden kişiye değişmesinin bazı sebepleri var:

Genetik: Yapılan araştırmalar gen yapımızın ağrıya nasıl tepki verdiğimizi etkilediğini ortaya çıkardı. Bu durum ağrı kesicilere verdiğiniz tepkileri de aynı şekilde etkileyebiliyor. Yani ben hangi ağrı kesiciyi içersem içeyim fayda etmiyor veya tam tersi en hafif ağrı kesiciyi de içsem anında tüm ağrımı sızımı alıyor diyorsanız bu durum gen yapınız ile ilgili olabilir.

Yaş: Sebebi net bir şekilde anlaşılamamış da olsa muhtemelen deneyimle ortaya çıktığı düşünülen, ileri yaştaki kişilerin ağrı eşiğinin gençlere oranla oldukça yüksek olduğu biliniyor.

Cinsiyet: Belirlenemeyen nedenlerle kadınların ağrıları daha uzun süreli ve erkeklere göre çok daha şiddetli oluyor.

Kronik hastalıklar: Migren, fibromiyalji gibi sürekli ağrıya sebep olan kronik hastalıklar zaman içinde ağrı eşiğinizin yükselmesine sebep olabilir ve sizi ağrıya daha dayanıklı hale getirebilir.

Mental hastalıklar: Ağrı depresyon ve panik atak hastalarında oldukça sık görülen ve bu hastalıkların sebep olduğu ağrıya dayanma gücü kişiden kişiye değişen bir durumdur.

Stres: Aşırı stres ağrıyı olduğundan çok daha fazla hissetmenize sebep olabilen bir durumdur.

Sosyal izolasyon: Sosyal çevreden kopuk yaşama hissedilen ağrı seviyesini arttırabilir ve ağrı eşiğinizin zamanla düşmesine sebep olabilir.

Önceki deneyimler: Daha önce yaşadığınız ağrılar ya da hastalıklar ağrı eşiğinizi etkileyebilir. Örneğin, daha önce diş doktoruna gittiğinde yapılan işlemde çok canı yanmış kişi bir daha diş doktoruna gittiğinde en ufak dokunuşta bile acı/ağrı hissedebilir.

Daha fazla oku...

Kahve başağrısına iyi gelir mi?

yonetim2021-08-09T09:24:12+00:00

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır derken çok doğru söylemiyor muyuz? Kahvenin sağlık için faydalı olduğunu öncelikle vurgulayalım.

Bir fincan kahvede, B vitaminleri, folat, potasyum, magnezyum, fosfor, polifenoller, klorojenik asit ve en önemlisi kafein bulunur. Örneğin kahvede oldukça fazla bulunan polifenollerin kanserden, Alzheimer’e kadar pek çok hastalığa potansiyel faydaları olabileceği kanıtlanmıştır.

300 mg’ın Altındaki Kafein Kullanımının Olumlu Etkileri

Kahve sağlımız için oldukça yararlı ancak kahvenin içinde bulunan kafeinin vücudumuz için belli dozlarda alındığında faydaları olduğu kadar zararları da var. Eğer günde 300 mg’ın altında kafein tüketiyorsanız bu doz vücudunuz için çeşitli faydalar sağlayacaktır, kalp damar hastalıklarını önleyici, baş ağrılarını giderici ve mideyi rahatlatıcı özellik gösterecektir.

Fakat gün boyunca içtiğiniz kahve sayısı arttıkça alacağınız fayda artmaz, aksine içildikçe vücudunuza zarar vermeye başlar. Kahve içtiğinizde başınız ağrımaya başlıyorsa kafein bağımlılığı yaşıyor olabilirsiniz. Aynı şekilde bağımlılığınız gelişmişse kahve içmemeniz veya miktarını azaltmanız da başınızın ağrımasına sebep olabilir. Kafein, beyin damarlarını daraltır. Vücudunuz kafeine her gün maruz kalıyorsa ve aniden almayı keserseniz, kan damarlarınız hızlı bir şekilde genişler ve beyne giden kan akımı artar. Bu yoğun kan akışı baş ve boyun ağrılarına neden olabilir.

Kafein Bağımlısı mısınız?

Burada temel konu siz kafein bağımlısı mısınız? Bunu anlamak hiç zor değil. Genel olarak, kafeinde günlük önerilen miktar 300 mg’ın aşılmamasıdır. Günlük olarak vücudumuza aldığımız az miktarda kahve sağlığımız için faydalıdır, ancak 300mg’lık doz aşımında kahvede bulunan kafein sinir sistemini uyarıcı ve bağımlılık yapan bir etki gösterebilir.

Kafein belli dozun üzerinde tüketildiğinde bildiğimizin aksine kişide uyarıcı etki yaratmaz.  Beyin uyarılarında yavaşlama ve sersemliğe neden olur. Ve daha fazla kafein isteği doğurur. Kafein, 300 mg altında alındığında dikkati artırır, yorgunluğu azaltır. Ancak uzun süre 300 mg’dan fazla kullanıldığında bağımlılık riski taşır, özellikle bağımlılık için sınır doz 600-700 mg’dır.

  • 1 fincan Türk Kahvesi 150 mg kafein
  • 1 bardak hepsi bir arada hazır kahve 75 mg kafein
  • 1 orta koyu bardak çay 50 mg kafein içeriyor

Kafein bağımlılığını düşündüren yakınmalar:

  • Baş ağrısı
  • Yorgunluk
  • Halsizlik
  • Uykusuzluk ya da uykulu olma hali
  • Sersemlik hissi ve sık esneme
  • Konsantrasyon eksikliği, motivasyon ve dikkat eksikliği

Kafeinin Baş ağrısına Etkileri

Başınız ağrımaya başlamadan önce kan damarlarınız genellikle genişler, kafein ise işte tam bu noktada devreye girer ve damarları daraltıcı etki gösterir. Böylelikle yoğun kan akışını yavaşlatarak baş ağrısını önlemiş olur. Hatta eğer inceleyecek olursanız baş ağrısı için kullanılan birçok ilacın kafein içerdiğini görürsünüz. Tabi kafein kullanımını baş ağrısını geçirmek için bir tedavi yöntemi şeklinde değerlendirirken dikkatli olmalısınız, günlük 300 mg’lık dozu aştığınızda kafein bağımlılığı riski ile karşılaşabilirsiniz ve bu durum tersine baş ağrınızı tetikleyebilir.

Kafein Bağımlılığından Nasıl Kurtulursunuz?

Kafein bağımlılığının bir sonucu olan baş ağrılarına enerjide azalma ve odaklanma sorununu da eklediğinizde, günü bir kahve içmeden bitirmek imkansızlaşabilir, bu da aslında kısır döngüye neden olur. Bu yüzden eğer kahveyi azaltmak istiyorsanız, bunu birdenbire şok etkisi yaratmadan, sabah/öğle kahvesini yasaklamadan daha az miktarda kafein alarak yapmalısınız.

Kafein çok fazla idrara çıkmanıza neden olur. Eğer kaybedilen sıvıyı bol bol su içerek yerine koymazsanız, yine baş ağrısıyla karşılaşabilirsiniz.

Çok fazla kahve içmiyorsanız, sadece baş ağrınız olduğunda içeceğiniz bir bardak kahve tüm ağrınızı dindirebilir.

Eğer çok fazla kafein alıyorsanız, kahve içmediğinizde genişleyen kan damarları dolayısıyla baş ağrısı atakları yaşayabilirsiniz. Ancak, günlük aldığınız kafein miktarını azaltıp haftada yalnızca birkaç kere kahve içerseniz, bu durum size pozitif olarak geri döner ve baş ağrınız başladığında kafein tüketerek, kan damarlarının daralmasını sağlayıp ağrınızı hafifletebilirsiniz. Eğer Türk kahvesi içiciyseniz, günde en fazla 2 fincan tüketmelisiniz.

Hepsi bir arada hazır kahve için bu miktar maksimum 4 bardaktır. Çay seviyorsanız da günlük en fazla 6 bardak içmelisiniz. Ancak sık baş ağrısı ve migren atakları yaşıyorsanız, bu durum tükettiğiniz kafeinli içeceklerden kaynaklanıyor olabilir. Bu içeceklerin tüketimini aza indirerek, baş ağrılarınız olduğunda ağrı kesici olarak kullanmayı deneyebilirsiniz.

 
 
Daha fazla oku...

Eğildiğimde neden başım ağrıyor?

yonetim2021-08-09T09:22:12+00:00
Eğer çok fazla baş ağrısı olmayan ve baş ağrılarıyla mücadele etmek zorunda kalmayan biriyseniz bir şeye uzanmak için eğildiğiniz sırada başınıza giren ani ve şiddetli ağrı sizi ürkütebilir bu çok normal. Bu tip baş ağrılarında ağrı çabucak geçse de ağrının başlangıç şekli ve şiddeti endişe verici olabilir. Eğildiğiniz zaman ani oluşan baş ağrılarının birkaç farklı sebebi olabilir. Hadi gelin bu sebepleri tek tek inceleyelim:

Sinüs Baş Ağrısı

Sinüslerde iltihaplanma yani diğer deyişle sinüzit yere eğilip doğrulurken baş ağrılarınızın artmasına sebebiyet verebilir. Sinüzitte bu ağrı başta ve yüzde zonklayıcı bir his oluşturur ve genellikle iltihap temizlenince ortadan kaybolur. Sinüzit sonucu eğilince oluşan ağrıya enerji azalması, yorgunluk, yanaklarda, alında ve gözlerin arkasında basınç hissi, diş ağrısı ve burun tıkanıklığı genellikle eşlik eder. Sinüs baş ağrısını tedavi etmek için; bol sıvı tüketimi, yüze ve başa sıcak kompres, sıcak banyo gibi buharlı ve nemli bir ortamda oturup havayı solumak önerdiğimiz başlıca yöntemlerden. Fakat eğer sinüzit ilerlemiş ve artık bu yöntemlerin hiçbiri işe yaramaz hale gelmişse mutlaka bir doktora başvurarak tedavisi almanız gerekir.

Öksürük Baş Ağrısı

Öksürük baş ağrısı öksürdüğünüz zaman oluşabileceği gibi eğildiğiniz zaman da oluşabilir, hatta hapşırdığınız, ağladığınız veya burnunuzu sümkürdüğünüz zaman bile oluşabilir. Bu tip baş ağrısı genellikle birkaç dakika sonra geçen anlık baş ağrıları olarak görülür fakat bazı durumlarda 1-2 saat de sürebilir. Öksürük başağrısı her ne kadar altında yüksek oranda ciddi bir sorun teşkil etmese de seyrek olarak beyinde yapısal bir sorunun göstergesi olabilir, bu nedenle öncelikle tetkik ettirmeniz gerekiyor. Hele ki ağrılar sırasında gözleriniz bulanık görmeye başlıyor, baş dönmesi ve denge kaybı yaşıyorsanız ve bu durum artık günlük hayatınızı etkilemeye başladıysa doktorunuzla görüşmenizi ve gerekli tetkikleri yaptırmanızı öneririz. Bu tarz baş ağrılarına ikincil öksürük baş ağrıları denir ve bu ağrılar beyninizdeki çok daha ciddi bir problemin habercisi olabilir.

Susuzluk Baş Ağrısı

Dehidrasyon ağrısı dediğimiz susuzluk ağrılarını hepimiz hayatımızın bir evresinde mutlaka yaşamışızdır. Su içmeyi unuttuğunuz yoğun günün sonunda oluşan o baş ağrısına susuzluk baş ağrısı diyoruz. Susuz kalmak, migreninizi tetikleyebilir veya var olan migrenin kötüleşmesine sebep olabilir. Susuzluk baş ağrısında ağrı genellikle eğildiğinizde, ayağa kalktığınızda ve yürüdüğünüzde artar. Bu tip baş ağrısı beraberinde, yorgunluk, aşırı susama hissi, baş dönmesi (özellikle ayağa kalkınca oluşan), koyu renk idrar ve ağız kuruluğu gibi birçok şikâyeti getirir. Eğer hafif bir ağrı başlangıcı hissediyorsanız su içmek bu ağrıyı hafifletecek belki de geçirecektir. Bu nedenle baş ağrısı başladığı anda 4 bardak su içmeyi deneyin susuzluk baş ağrısı ise birkaç saat içinde ağrı kaybolup gidecektir. Eğer ağrı ile beraber ateş ve ishal gibi ciddi susuzluk belirtileri gösteriyorsanız mutlaka bir acil servise başvurun.

Migren

Migren, genellikle belirli tetikleyicilerin sebep olduğu uzun süren şiddetli baş ağrılarına denir. Bu tetikleyiciler içerisinde bazı yiyecekler, stres, uykusuzluk ve eğilip doğrulmak da bulunabilir. Eğer bu zamana kadar eğildiğinizde migren ağrınız başlamıyorduysa fakat şimdi başlıyorsa mutlaka doktorunuza görünmelisiniz. Migrenin diğer yakınmaları mide bulantısı, kusma, buğulu görme, ışık, ses ve koku hassasiyeti, baş dönmesi ve bayılma sayılabilir. Herhangi bir tedavi uygulanmazsa migren atakları günlerce devam edebilir. Tedavisi ise oldukça karışık ve herkes için farklılık gösteren ciddiyet gerektiren bir tedavilerdir. Öyleyse eğilme sonucu oluşan baş ağrısı yaşıyorsanız, bu ağrıların sıklığına, şiddetine, ilerledikçe kötüleyip kötülemediğine, altta yatan bir sebep olup olmadığına ve saydığımız bu baş ağrısı türlerinden birinin sebep olup olmadığına bakarak durumun ciddiyetini ölçebilir ve sağlık kurumuna başvurabilirsiniz. Baş ağrıları bazen beyindeki pıhtının, kafa travmasının, toksin yükünün, menenjitin, ensefalitin veya beyin kanamasının habercisi olabilir.  Her ne kadar bu ciddi rahatsızlıkların baş ağrısı ile tespiti nadir de olsa yok değil. Bu sebeple eğer yeni başlamış ve alışılmışın dışında baş ağrıları yaşıyorsanız, ağrı bir türlü geçmiyorsa, kusma ve ishal gibi belirtiler gösteriyorsanız, kaslarınızda hissizlik oluşuyorsa, nöbet geçiriyorsanız, ruh halinizde alışılmadık değişiklikler yaşıyorsanız ve görme problemleri yaşıyorsanız bir doktora danışmakta fayda var…
  Prev1234Next  

Son Yazılar

  • Çocuk-Ergenlere Mektup Var!
  • Doktora gitmeden önce başağrıları hakkında çocuğunuzu bilgilendirin: Örnek bir ebeveyn-çocuk diyaloğu
  • Başı ağrıyan çocukları olan ebeveynlere yönelik genel öneriler: Ağrısız bir yaşam için ne yapabilirsiniz?
  • Çocuk ve ergenlere yönelik atak esnasında ağrıyla başa çıkma önerileri: Ağrınız varken ne yapmalısınız?
  • Ağrı Kesici İlaç Kötüye Kullanımına Bağlı Başağrısı: On Dört Yaşında Bir Kız Ergen Olgusu

Son Yorumlar

    Arşivler

    • Aralık 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021

    Kategoriler

    • Hastalar için dünyadan manşetler
    • Hastalar için eğitim
    • Hekimler için dünyadan manşetler

    Meta

    • Giriş
    • Yazı beslemesi
    • Yorum beslemesi
    • WordPress.org

    Recent News

    • Çocuk-Ergenlere Mektup Var! Aralık 16, 2021
    • Doktora gitmeden önce başağrıları hakkında çocuğunuzu bilgilendirin: Örnek bir ebeveyn-çocuk diyaloğu Aralık 16, 2021
    • Başı ağrıyan çocukları olan ebeveynlere yönelik genel öneriler: Ağrısız bir yaşam için ne yapabilirsiniz? Aralık 16, 2021

    Categories

    • Hastalar için dünyadan manşetler
    • Hastalar için eğitim
    • Hekimler için dünyadan manşetler

    Archives

    • Aralık 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021

    © Copyright 2021. Tüm Hakları Saklıdır.

    • Anasayfa
    • Hakkımızda
      • Vizyon Misyon
      • Yönetim Kurulu
      • Üyelerimiz
      • İş Birlikleri
      • Dernek Tüzüğü
    • Eğitim
      • Hekimler İçin
      • Hastalar İçin
    • Projeler
      • Hekimler
        • Projeler
      • Hastalar
        • Projeler
    • Üyelik
      • Üyelik Koşulları ve Başvuru Formu
      • Üyelik Aidat Bilgileri
    • Basında Biz
    • İletişim
    • Türkçe
    • English