Migren ağrısı nasıl önlenebilir?
yonetim2021-09-03T07:18:55+00:00Migren kişilerde yaşam kalitesini bozan, ağrı atağı geldiği anda en keyifli anı kabusa çeviren, kişiye asla program yaptırmayan, şiddetli başağrısı ataklarının yanı sıra bulantı, kusma, ışık-ses-koku veya hareket hassasiyeti gibi belirtilerle seyreden en yaygın beyin hastalığıdır. Kötü olan nokta şudur ki bu ağrılar çoğunluğu kadın olmak üzere üretken yaşı olumsuz etkiler. Yani hastalık özellikle 20 ile 50 yaş arasındaki ortalama 5 kadından birini ve 10 erkekten birini ayda birden fazla ziyaret eder. Bu kişilerde yaşam kalitesi bozulur, üretkenlik azalır ve ağrının yarattığı olumsuz hava neredeyse yaşamlarının her alanını kapsayan bir karabasana dönüşür. Nice anne evladıyla geçireceği güzel zamanı ağrıyla odada ıstırap içinde geçirir. Nice başarılı iş kadını ağrı nedeniyle önüne çıkan terfi fırsatını kaçırır. Nice başarılı erkek baba veya iş insanı olarak geçirecekleri kıymetli zamanı ağrının pençesinde klinik klinik gezerek geçirmek zorunda kalır. O halde bu ağrıları hiç yaşamamak en iyisidir.
Öncelikle migreni tetikleyen iç ve dış etmenler vardır “tetikleyici” olarak isimlendirdiğimiz. Sizin ataklarınızı hangi durumlar tetikliyor? Düşünün, gözlemleyin, not alın ve becerebilirseniz uzak durun. Örnek vermek gerekirse;
– Stres; en önemli tetikleyicilerden biridir. Stressiz bir hayat olmayacağına ve başkaları sizin stres algınızı değiştiremeyeceğine göre kendi stres algınızı yeniden düzenleyecek ve mümkünse azaltacak yolları bulun, bulamıyorsanız yardım alın.
– Kadın cinsiyet hormonları migren atağını doğrudan tetikler. Bu nedenledir ki ergenlikten sonra kızlarda ağrılar daha sık görülmeye başlar. Doğum kontrol hapları dahil hormon ilaçları gündeme geldiğinde doktorunuza migren hastası olduğunuzu mutlaka söyleyin.
– Çevresel etmenler; Parlak ışık, gürültü, hava kirliliği, sigara, parfüm, tiner gibi uçucu maddeler, sıcak hava, sıcak banyo, seyahat esnasında yaşanan basınç ve iklim değişiklikleri sıkça raporlanan tetikleyicilerdir. İklim değişikliğini düzeltmek tek başınıza sizin elinizde olmasa da sigara içmemek sizin elinizdedir. Sigara içen bir migren hastasının tedavisi içmeyen birinden çok daha zor olacaktır.
– Beslenme düzeni; paketlenmiş ve işlenmiş gıdalar (nitrat içeren besinler), fermente besinler, küflü peynir, kurutulmuş besinler, narenciye ürünleri, balık, çikolata, kuruyemişler gibi besinler migren ataklarını bazı kişilerde tetikleyebilir. Ancak bu bir yasaklı besinler listesi değildir. Sadece size atağınız olduğu günlerde ne yediğinizi kaydetmeniz ve hep aynı besinler denk geliyorsa diyetinizden o besini çıkararak sonucu gözlemeniz için yapılan bir tavsiyedir. Keza glütensiz beslenme lehine pek çok rapor bulunmakla birlikte bu bir kampanya nedeni değildir. Öte yandan pek çok aksi reklam ürünü olmasına rağmen migreni tedavi edecek ya da tamamen önleyecek bir besin maddesi de hali hazırda ispat edilmemiştir.
– İçecekler; başta alkollü fermente içecekler, kafein ve endüstriyel bazı içecekler olmak üzere migren ataklarını tetikleyecek içecekler raporlanmıştır. Ancak asıl önemli konu suyu az içmek ve buna bağlı yaşanan dehidratasyon tablosudur. Bizler migrenli kişilere kilolarına göre ayarlanmış su ihtiyacını karşılamaya, yine mümkünse suyun yanı sıra maden suyu, ayran gibi bazı içecekleri dahil etmeyi tavsiye ediyoruz.
– Egzersiz; düzenli egzersiz yapmak, özellikle de nefes egzersizi, gevşeme egzersizi, yoga gibi uygulamalar migren ataklarını önlemede ve var olan atakların daha hafif ve daha kısa sürede iyileşmesinde büyük rol oynar. Aksi halde yaşanan obezite ve egzersizden yoksun olmak ise migrenin müzmin şekle dönüşmesine yol açar.
– Uyku; uyku düzeni bozukluğu ve uyku kalitesinin bozulması migren ataklarını sıklaştıran ve ağırlaştıran en önemli nedenlerden biridir. Bu noktada leptin başta olmak üzere uykuda salgılanan bazı kimyasalların beyin hücreleri üzerindeki etkisi migrenin kaderini de belirler. Düzenli uyku için ilaç dahil her yol migren ağrısından daha az zarar verecektir.
Tüm bunlar işe yaramadıysa ve hala migren ağrılarınız varsa, özellikle de bu durum sizi ayda 3 iş gününden daha fazla mağdur ediyorsa en kısa sürede konuyla ilgili bir hekime başvurun ve size uygun bir migren önleyici ilacı seçmesini isteyin. Önerilen ilacı yan etki oldu ya da ağrılar azaldı diye kendi kararınızla kesmeyin. Zira bu ilaçlar en az 3-6 ay kullanılmalıdır. Öte yandan ilaçlar yeterli sonuç vermezse ya da tolere edemediyseniz baş üzerindeki özel sinir alanlarına uygulanan enjeksiyonlar (periferik sinir blokları), 31 nokta enjeksiyonlu özel protokolle (PREEMPT) uygulanan onabotulinum toksin-A uygulaması ve son dönemde ülkemizde de ruhsat alarak pratiğimize girme şansı bulduğumuz CGRP monoklonal antikorlar (migren aşısı) hastanın da hekimin de yüzünü güldüren önemli seçeneklerdir. Yeter ki çözüm için güvendiğiniz bir hekimle iş birliği yapın ve iletişimden vaz geçmeyin.
Kaynakça:
1- Türkiye Migren Raporu. Küresel Migren ve Ağrı Derneği & Lilly iş birliği. 2021.
2- Eigenbrodt AK, et al. Diagnosis and management of migraine in ten steps. Nature Reviews Neurology. 2021. https://doi.org/10.1038/s41582-021-00509-5.